MÜGE ÇEVİK(İHA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tüm Gün Yasası ile ilgili olarak, üniversitelerdeki bazı hocaların baskısıyla YÖK'ten farklı açıklamalar geldiğini belirterek, bu sesleri doğru bulmadığını söyledi. Akdağ, "120 bin hekimden, değerli basınımıza gelen, üst düzey politikacılara taşınan, bürokratlarla konuşan, sürekli lobi çalışması yapan, 'eski, kötü zulüm dönemi devam etsin' diye uğraşanların sayısı 300-500 kişiyi geçmiyor. Aslında Türkiye'de tam gün yüzde 99 oranında uygulanıyor. Uygulanmayan yüzde 1'lik kısmı konuşuyoruz" dedi.
AKDAĞ GAZETECİLERİN SORULARINI CEVAPLANDIRDI
Akdağ, OSTİM Genel Merkezi Seminer Salonu'nda gerçekleştirilen Sağlık Teknolojisi Üreticileri toplantısına katıldı. Toplantının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Akdağ, Van depreminde sağlık alanında yapılan çalışmalarla ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Depremle ilgili Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay'ın yönettiği organizasyon iyi yürümeseydi biz bu başarıyı gösteremezdik. Çünkü böyle afetlerde 'sadece sağlığı iyi yöneteceğim' derseniz, bunu başaramazsınız. Evet, biz çok iyi organize olmuştuk, çok iyi ekiplerimiz vardı. Böyle bir durumda ne yapacağımızı çok iyi biliyorduk. Ekiplerimiz profesyonel sağlıkçılar ama amatör ruhla çalışan sağlıkçılardı. Biz hemen sahaya gittik, onlarla çalıştık, motivasyonları arttı. Oraya yaptığımız yeni hastane işimizi çok kolaylaştırdı. Bunları hepsi sağlıktaki büyük başarıyı gösteriyordu. Ama siz biliyor musunuz ki biz birçok kere Silahlı Kuvvetlerin helikopterlerinden de yararlandık, bir çok kere THY'nin uçaklarından yararlandık. Siz biliyor musunuz ki, biz orada hizmet ederken elektrik sıkıntısı çekmedik... Belki jeneratörlerimizi kullanmamız gereken zamanlar oldu ama Enerji Bakanımız bize elektrik temininde büyük bir başarı gösterdi. Sağlık tarafından bakıyorum olaya. Siz biliyor musunuz ki, cep telefonuyla istediğim yönetici arkadaşımla görüşebildim. Ulaştırma Bakanlığının bunun arkasına koyduğu imkan çok yüksek. Bütün bunları yan yana koyduğunuz zaman Sayın Atalay yönetimindeki AFAD burada büyük bir başarı gösterdi, hükümet büyük bir başarı gösterdi. Biz de o başarının içinde kendimize düşen rolü iyi oynadık, diyebilirim."
İTHALDE, YERLİ ÜRETİM ŞARTI
Sağlık sektöründe yerli üretimin artırılması için Sağlık Bakanlığı'nın ne şekilde destek sağlayacağının sorulması üzerine Bakan Akdağ, aşı, hastanelere ve aile hekimlerine alınan malzemeler ve benzeri ürünlerin üretimi ile alakalı olarak off-set anlaşmaları ile Türkiye'de üretimi teşvik edeceklerini söyledi. Türkiye'de bu işi en iyi yapan sektörün savunma sanayii olduğunu ifade eden Akdağ, Sağlık Bakanlığı'nın hastanelere alınacak malzemelerde Milli Savunma Bakanlığı'nın yaptığı gibi off-set anlaşmalarla bunu yapabileceğini söyledi. Akdağ, "Aşıda yapmaya başladık, diğer malzemelerde de yapacağız. Biz diyeceğiz ki firmaya, 'biz sizden şu cihazlardan şu kadar satın alacağız, şu kadar yılda. Ama bir şartımız var. Bunun şu kadar yerli ortakla Türkiye'de imal edeceksiniz'; bunu söyleyeceğiz" dedi.
"YÖK'E BAZI HOCALARDAN BASKI GELİYOR"
Tam Gün Yasası ile ilgili gelinen son noktanın sorulması üzerine ise Akdağ, şunları kaydetti:
"Tam Gün Kanunu'nu ilk hazırladığımız zaman üniversitelerle ilgili maddeleri yazarken YÖK Başkanı Sayın Yusuf Özcan ve YÖK'ten iki arkadaşımız, bir başkanvekili ve başkan yardımcısı ile birlikte Başbakanlıkta, Başbakan Müsteşarımız, bizzat ben ve hukuk müşavirim üniversitelerle ilgili maddeleri birlikte yazdık. Bunun altını çiziyorum. Çünkü zaman zaman YÖK Başkanlığı'ndan farklı açıklamalar geliyor. Kendilerine baskı geldiği zaman üniversitelerdeki bazı hocalardan... Ben biraz böyle konuşmayı seven bir insanım, ne varsa açıkça bunları kamuoyuyla paylaşmalıyız... Ama biz o kanunu birlikte yazdık. Daha sonra CHP bu geleneksel halka karşı tutumuyla bu kanunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğü zaman ne olduysa, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği birkaç maddeden sonra farklı sesler çakmaya başladı; YÖK Başkanlığı tarafından. Bu sesleri doğru bulmuyorum. Söylediğim gibi kanunu birlikte yazmıştık. Daha sonra yeni düzenleme yapmak zorunda kaldık. Şu anda o düzenleme yürürlükte biliyorsunuz. Aslında çok büyük de bir problem yok. Az sayıda öğretim üyesi ile ilgili çözülmesi gereken meseleler var. Türkiye'de bugün 120 bin hekim var. 120 bin hekimden, değerli basınımıza gelen, üst düzey politikacılara taşınan, bürokratlarla konuşan, sürekli lobi çalışması yapan, 'eski, kötü zulüm dönemi devam etsin' diye uğraşanların sayısı 300-500 kişiyi geçmiyor. Biz de bunu bir türlü gündemimizden düşüremiyoruz. Siz de düşüremiyorsunuz, biz de düşüremiyoruz. Aslında Türkiye'de tam gün yüzde 99 oranında uygulanıyor. Uygulanmayan yüzde
1'lik kısmı konuşuyoruz. En son YÖK Başkanlığı bizimle de belli konuları tartışmak suretiyle yeni bir düzenleme için Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakanlığa bir mektup göndermiş durumda. 'Üniversite öğretim üyeleri eğer dışarıda çalışmak istiyorlarsa, tamamen ayrılsınlar ama onların üniversitelerdeki hizmetleri açısından ihtiyaç duyduğumuzda sözleşmeli çalıştırabilelim' diye. Bakalım, bu da önümüzdeki günlerde ne olur, üzerinde çalışacağız."