Âşıklık geleneğinin bölgedeki önemli temsilcilerinden Âşık Yaranî (Cengiz Ay) vefat etti.
Gebze’de vefat edip Oltu’da toprağa verilen ve Asıl adı Cengiz Ay olan Âşık Yaranî 1946 yılında Oltu ilçesine bağlı Topkaynak köyünde dünyaya geldi. Ailesinin tek çocuğu olan Âşık Yaranî çok küçük yaşlarda babasını kaybetti. İlkokul mezunudur. Kendi köyünde okul olmadığı için ilkokulu Oltu’nun Bahçecik köyünde bitirdi. 1958 yılında Henüz 12 yaşında bir çocukken Erzurum’a gitti ve çeşitli işlerde çalıştı. Âşıklığın yanı sıra esnaflık da yapmıştır. Yâranî’nin ilk ustası dedesi Mahmut Efendi olmuştur. Dedesinden dinlediği âşık hikâyeleri ve onlara ait şiirlerle büyümüş böylece âşıklık geleneği ile küçük yaşlarda tanışmıştır. Çocukluğundan itibaren âşıklar meclislerinde bulunmuş, büyükler tarafından köy odasına çağrılıp türküler söyletilmiştir. Yâranî, bir ustanın yanında sürekli bulunmamıştır. Ancak etkilendiği, ilham aldığı âşıklar vardır. Sümmani, Şenlik, Bardızlı Mevlüt İhsani, Reyhani gibi âşıklardan etkilenmiştir. Yaranî, âşık olmak için sevmek çile çekmek ve yoksul olmak gerektiğine inanmaktaydı. Yakın dost, arkadaş, anlamlarına gelen ‘Yaranî’ mahlası, dost ve arkadaş canlısı olduğu için yine arkadaşları tarafından verilmiştir. İrticalen şiir söylemenin insanın kendi ruhunda oluştuğuna inanmaktaydı. Kendisini âşık olarak nitelendirmiştir. Âşıklığı meslek olarak görmüş ve kahvelerde, düğünlerde, güreşlerde, davet edildiği ortamlarda icra etmiştir. Tasnif ettiği Öksüzoğlu hikâyesinin yanı sıra ustalarından öğrendiği hikâyeler de vardır. Yerel radyo ve televizyonlarda programlar yapmıştır. Şiirleri dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Araştırmacı Yazar Temel Vural tarafından hazırlanan ‘Sümmani’den Günümüze Oltu Havzası Şairleri’ adlı Oltu ve yöresi şairlerinden bahseden kitapta kendisine yer verilmiştir.
BAZI ŞİİRLERİ
Oğula Nasihat
Yıllarca anlattım sana sırrımı Onu yad ellere bildirme oğul
Bırakır giderim servet varımı Sahip ol elinden aldırma oğul
Babanın sözünden ne olur küsme Fırtına misali dağlarda esme
Hısım akrabayı kapıdan kesme Dostluğu aradan kaldırma oğul
Doğru çalış, helal kazan, helal ye Sana ne söylersem dinle!
Ne olduğun deme ne olurum de Kem söz ile yürek deldirme oğul
Eğer yapmıyorsan bir gönül yıkma Kendine sahip ol ahlâktan çıkma
Kendini bilmezle oturup kalkma Ölmeden sen beni öldürme oğul
Çok güvenme gençliğine varına Kem göz ile bakma elin yarına
Çünkü kanat germiş yavrularına Onu yuvasından aldırma oğul
Yarânî, boş lafla halkı aldatma Aldanan kendinsin kendin avutma
Aslın Türk ve Müslümandır unutma Sakın kimliğini sildirme oğul
Benim Anam Erzurumludur
Şerefle tarihe yazmış adını
Çünkü benim anam Erzurumludur
İstiklal uğruna kurmuş vadini
Çünkü benim anam Erzurumludur
Kolay mı tarihe destan yazması Silahları,
balta, kürek, kazması
Sargı olmuş yemenisi yazması
Çünkü benim anam Erzurumludur
Doksan Üç Harbi’nden geliyor izi
Şehit Erzurum’un dağları düzü
Araştırdım anam öz DADAŞ kızı
Çünkü benim anam Erzuruludur
Benim anam analardan baş idi
Şehit vermiş iki gözü yaş idi
Sırtında cepheye mermi taşıdı
Çünkü benim anam Erzurumludur
Bakışıyla şimşekleri çakardı
Hançerini kurşağına takardı
Düşman baş kaldırsa karsı çıkardı
Çünkü benım anam Erzurumludur
Yaranî sevdiğin Hak’tır vatandır
Şehitleri toprağında yatandır
Bu dediğim ana Nene Hatundur
Çünkü benim anam Erzurumludur...