AHMET AKBUĞA - E.MEHMET YILMAZ
ERZURUM (İHA) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Atatürk Üniversitesi'nde öğrencilerle söyleşi yaparak yöneltilen soruları cevapladı.
Atatürk Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen, "Demokrasi" konulu konferans, Kültür ve Gösteri Merkezi'nde gerçekleşti. Konferansa katılan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’na öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Salona girerken kolu kırıldığı için alçıya alınmış bir öğrenciyi gören Feyzioğlu, yanına giderek bir süre sohbet etti. Daha sonra konferansa başlayan Feyzioğlu, salonu dolduran bazı öğrencilerin ayakta kaldığını görünce yanına çağırarak platformda yere çömelerek oturmalarını sağladı.Kısa bir açılış konuşması yaptıktan sonra mikrofonu öğrencilere verdiren Feyzioğlu, sorulan soruları yanıtladı.
DÜNÜN VE BUGÜNÜN TÜRKİYE’Sİ
Bir soru üzerine Feyzioğlu, dünün ve bugünün Türkiye’sine değindi.
Feyzioğlu, “Dünün Türkiye’sinde eşi türbanlı diye tayin alamayanlar vardı. 'Eline hiç içki kadehi almaz bu dincidir' denilerek tayin alamayanlar vardı. Bugünün Türkiye’sinde eşinin başı açık diye tayin alamayanlar var. Önünde içki kadehi göründü diye tayin alamayanlar var. Bunun ikisinin ortası yok mu? Doğrusu yok mu? Yani bir bu tarafa bir o tarafa vurması mı lazım. Üniversitelere başörtülü kızları sokmamayı laikliği koruyorum diye marifet bildiler, eğitim öğretim özgürlüğünü sınırladılar onun yerine evlatlarımızın Anadolu’dan geldiklerinde büyükşehirlerde başlarını sokacakları bir yurdun karşılıksız bursların verilmesini düşünmediler, beceremediler” dedi.
ÇOCUK CİNAYETLERİ
Feyzioğlu, son günlerde çocuk tacizlerine ve cinayetlerine yönelik idam tartışmalarına ilişkin soruyu da, şu açıklamada bulundu:"Tabii biz idama karşıyız. İdama niçin karşı olduğumuzu anlamak için Mısır'a bakın. Mısır'da darbeciler 8-9 dakikada yüzlerce kişinin idamına karar verebiliyorlar. 'Her yerde bu çok büyük suçtur, bunu idam edelim' diyen çıkacak. O evlatlarımızın öldürülmesi çok trajiktir. Benim gözümde daha ağır, daha korkunç bir suç olamaz. Yarın, öbür gün bir başkasının gözünde de öbür suç çok korkunçtur. Bir diğerinin gözünde bu da çok korkunç denebilir. İdam furyaları başlar. Bu sebeple bizim de içinde bulunduğumuz sistem, Avrupa değerler sistemi imzaladığımız uluslararası anlaşmalar idamı kaldırmıştır. Bu bizim övüneceğimiz bir husustur. Cezalar ağırlaştırılmalıdır, ağırlaştırılabilir ama idam çözüm olmamaktadır. Hatta İngiltere'de evvelki yüzyılda idamların kamuya açık yapıldığı bir yerde yan kesicilik idamla cezalandırıldığı zamanda en çok yan kesicilik olayı, idam cezalarının infazı sırasında gerçekleşirmiş. Yani idam suçları önlemeye yetmiyor. Ülkede suçların önlenmesinin çaresi cezayı ağırlaştırmak değil, gerçekten suçluyu tespit etmek ve cezasını verebilmek. Savunma hakkının olmadığı yerde suçlu suçsuzdan ayrılamıyor. Doğru yanlıştan ayrılamıyor, sap samandan ayrılamıyor. Dolayısıyla suçsuz insana suçlu denebiliyor, suçsuz insana da suçsuz denilebiliyor. Çocuklara çığlık atmayı öğretin, cinsel istismara karşı bilimsel olarak önerilen bir yöntemdir çünkü çocuklara istismar etmek için yaklaşanlar ayın zamanda da 'Sesini çıkarırsan öldürürüm ya da anneni, babanı öldürürüm' derler. En çok kullanılan 'Anneni, babanı öldürürüm.' Sayın bakanın söylediği bilimsel bir şey. Çok ağır ve haksız bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Ben bu hükümetin içerisinde, günlük siyasetin dışında tutulması gereken tek bakanlık varsa aileden sorumlu bakanlık olduğuna inanmışımdır. Günlük siyaseti lütfen o bakanlığın işine karıştırmayalım. Sonuna kadar arkasındayım, 'çocuklara çığlık atın' cümlesinin. Bilimsel bir yöntemi sayın bakan tekrarladı diye birileri tarafından linç edilmek isteniyor."
YASAKLAR
Twitter yasağının hukuksuz olduğunu savunan Feyzioğlu, "Seçimlerden önce kasetlere nasıl yaklaştığımız ortada. Biz kasetler üzerinden bir siyaseti doğru görmedik. Hele hele son kaset Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey bir konuşmanın açıklanmasıydı. Açıklamamız nettir. Devlet sırrı mahiyetindeki bir konuşmanın kaydedilmesi ve açıklanması bal gibi buz gibi casusluk faaliyetidir. Bu sırları casusluk yaparak elde edenler, bugüne kadar başka hangi sırları elde etmişlerdir? Nerelerde kullanmışlardır ya da kullanacaklardır' bilme ihtimalimiz yoktur. Bu kadar gizli bir konuşmayı dinleyenlerin acaba ellerindeki daha önce kaydedilmiş konuşmalar sebebiyle kaç askerimiz şehit olmuştur? Suriye'nin düşürdüğü söylenen savaş uçağımızın düşürülmesinin arkasında böyle bir casusluk faaliyet var mıdır? Aselsan'da mühendislerin şüpheli ölümleri ki çok üst düzey gizli Ar-Ge içinde çalışan mühendislerdi bunlar. Bunların öldürülmesinin arkasında böyle bir casusluk faaliyeti var mıdır, bilemeyiz. Çünkü Dışişleri Bakanlığı'nın en gizli konuşmalarının dinlendiğini görüyoruz. Bu seçimleri etkileyebileceği düşünülen bir konuşma olduğu için yayınlanmıştır, seçimleri etkileyeceği düşünülmeyen konuşmalar acaba kimlere servis edilmiştir. Bunları bilmediğimiz sürece buna dehşetle yaklaşırız, bildiğimizde de dehşetimiz daha da artar. Twitter'i teknolojik olarak yasaklamamız mümkün değildir. Tüm memlekette elektriklerini kesmeniz gerekiyor internete girişi engellemek için. Bizim gençler DNS ayarlarını değiştiriyor. Bunu size söylemediler mi. Siyaseten de çok doğru değil. Hukuken de yüzde 100 yanlış" diye konuştu.
DARBELERE KARŞIYIZ
Darbenin her türlüsüne karşı olduklarını, Balyoz, Ergenekon ve Fenerbahçe (şike) davalarında adil yargının yapılamadığını öne süren Feyzioğlu, sapla samanın, doğruyla yanlışın birbirine karıştırıldığını söyledi.
Öte yandan, program sırasında bir öğrencinin 6 Mayıs’ın Deniz Gezmiş'in ölüm yıldönümü olduğunu belirtmesi üzerine Feyzioğlu, “Bugün burada olmasaydım Ankara’da olurdum. Deniz Gezmiş’in kabri başına giderdim. Onu orada anardık” dedi.
Feyzioğlu’nun cevabı üzerine salonda uzun süre alkış tufanı koptu.