Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Türk dünyasında önemli olan Nevruz bayramının bölge açısından nevruz turizmi için önemli bir imkan olduğunu söyledi.
CEYLAN’I DEĞERLENDİRMESİ
Prof. Dr. Ceylan, “Milletler, baharın gelişini farklı şekillerde kutlarlar. Karların erimesi, çiçeklerin açması, doğanın yeniden dirilmesi, yüzyıllar boyunca milletlerin kültürlerinde derin izler bırakmış ve coşkular yaratmıştır. Bu coşkular ve yeni yıl kutlamaları, milletlerin yaşama biçimlerine, geleneklerine, törelerine ve hayat tecrübelerine göre de biçimlenmiştir. Farsça’da yeni (nev) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden ortaya çıkan ve yeni gün almanı taşıyan bu kelime, her ne kadar Farsça kökenli olsa bile Orta Asya Türk toplulukları Anadolu, İran, Balkanlar ve daha birçok yerde kendine özgü törenlerle kutlanmaktadır. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır” dedi.
Tarih boyunca Anadolu’da Nevruz’un çeşitli adlar altında kutlandığını anlatan Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve çoğalmayı simgelemektedir.
NEVRUZ’UN TARİHÇESİ
İslamiyet öncesi bahar kutlamalarını yapan Türkler, bu kutlamaları Nevruz adıyla daha sonra da devam ettirmişlerdir. Anadolu’da kutlanan Nevruz şenliklerinin biçimlenmesinde, eski Türk bahar bayramları ve Anadolu’da kutlanan eski bahar şenliklerinin katkısı olmuştur.
Nevruz Osmanlı devrinde, sayılı günlerden biri olarak kutlanmış, güneş koç burcuna girdiği anda Nevruziye adı verilen macun veya tatlı yemek adet olmuştu. Müneccimbaşı Nevruz günü padişaha yeni yıl takvimini sunar, aldığı bahşişe “Nevruziye Bahşişi” adı verilirdi. Nevruz dolayısıyla sadrazam padişaha donanmış atlar, silahlar ve pahalı kumaşlar gibi hediyeler verir, bunlara “Nevruziye Pişkeşi” denirdi. Kuzeydoğu Asya’dan merkezi Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan Şamanist, Budist, Hıristiyan, Musevi, Müslüman Türk halkları arasında yılbaşı/bahar bayramı bugün de varlığını korumakta ve her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Anadolu’da Türkmenler Nevruzu, Eski Martın Dokuzu ve Sultan Nevruz olarak adlandırmaktadırlar. Büyük ateşler yakılıp üzerinden atlanır. Aynı şenliği Karadeniz Bölgesinde de görüyoruz. Trakya’da Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de Nevruz şenlikleri ve Mart Dokuzu adıyla şenlikler yapılır. Nevruz kutlamaları için mesire yerlerine gidilir. Eski hasırlar yakılarak üzerlerinden atlanır. İzmir ve Uşak’ta da Mart Dokuzu Şenlikleri ve Sultan Nevruz Bayramı adıyla kutlamalar yapılır. Uşak’ta “Yıl Yenilendi” tabiri yaygındır. Bu da bize hala törenin işlevsel yönünün olduğunu göstermektedir. İslamiyet sonrası Anadolu ve Türklük dünyasında nevruzla ilgili yapılan pratiklerden birkaç örnek verelim: Nevruz günü, nevruz sofrası kurulur, “s” harfiyle başlayan yedi çeşit yemek hazırlanır. Nevruz kurbanı kesilir, bereket simgesi kabul edilen Hızır ve İlyas’ın evleri ziyaret etmesi için kapı önüne un serpilir. Nevruz ateşi yakma, ateşin etrafında dönerek çeşitli oyunları oynama gibi uygulamalar da yapılmaktadır. Bölgemizde ise genelde kır gezileri şeklinde kutlanan baharın gelişi insanlarımızda farklı ve güzel duygular uyandırmaktadır.” diye konuştu.
NEVRUZ TURİZMİ
Güneş Vakfı’nın Erzurum’da tohumlarını atmış olduğu “Nevruz Turizmi” sayesinde İran-Azerbaycan ve Gürcistan ile yakın kültürel ilişkiler kurulmakta ve toplumlar arası gidiş-gelişler sayesinde “ortak nevruz bayramı bilinci ve turizmi” geliştiğini anlatan Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “15 yılı aşkın sürdürdüğümüz ve her platformda dile getirdiğimiz Nevruz Turizmi sayesinde, komşu ülkelerden çok sayıda misafir ve onur konuğu getirerek şehrimizin kültürel değerlerini tanıttık. Zaman içerisinde Valilik, Belediyeler, Üniversite ve diğer Sivil Toplum kuruluşlarının da katkısıyla Nevruz Turizmi geliştirildi. Ancak Nevruz Turizminin daha fazla yaygınlık ve işlerlik kazanması için çok daha fazla tanıtıma ve çabaya ihtiyacı var. Nevruz bayramı günlerinde komşu ülkelerde resmi tatil sürelerinin uzun olması dolayısıyla birçok insan, bu tatilini yakın olması ve kültürel benzerliklerin uyuşması sebebi ile Erzurum’da geçirmektedirler. Biz de bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, başlatmış olduğumuz Nevruz Turizmini, Erzurum başta olmak üzere diğer şehirlerimize yaymak amacındayız. Bu maksatla yerel yöneticilerden ve diğer kamu kuruluşlarından daha fazla destek görmek istiyoruz. Daha önce bu anlamda düzenlediğimiz Müzik Şöleni, Sergi, Konferans vb. faaliyetlerimizi genişletmek ve iki taraflı yapılacak turlar sayesinde bu tür ilişkileri üst seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz.
Güneş Vakfı olarak Türk Dünyası’nın ortak kültürü olan Nevruz bayramını Vakfımızda günün anlam ve önemini belirten konferanslar vererek ve Türk-İslam Dünyasının dertlerine kulak vererek Nevruz’u kutluyoruz. Güneş Vakfı olarak Türk dünyasının ortak günü olarak kabul gören bu günün, ülkemizde de resmi bayram günü olarak ilan edilmesini diliyoruz ve bütün Erzurum’u Nevruz bayramını kutlamaya Güneş Vakfı’na davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.