Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "İdari Yargının Etkinliğini Artırılması ve Danıştayın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi" projesi açılış törenine katıldı. Bakan Gül, "Adalet Akademisi'ni yine hakim ve savcı eğitimini daha kaliteli bir şekilde vermek üzere, yakın zamanda tekrar açacağız ve faaliyete alacağız" dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ankara'da bir otelde düzenlenen "İdari Yargının Etkinliğini Artırılması ve Danıştayın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi" Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi Ortak proje açılış törenine katıldı. Böyle bir projenin hayata geçirilmesinde emek ve katkı sahibi olan bütün kişi ve kurumlara teşekkür eden Bakan Gül, "Bu çerçevede Avrupa Konseyi'ne, Avrupa Birliği'ne ve Türkiye delegasyonuna, emeği geçen tüm taraflara teşekkürlerimi ifade ediyorum. Projenin yararlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Belirlenen amaçlara ulaşmak için bu çalışmaya omuz veren, desteğini esirgemeyen, dikkat gösteren herkese, bütün katılımcılara ve paydaşlara da teşekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum" diye konuştu.
Hukuk devletinin en genel tanımının, bütün kurum ve organlarıyla devletin hukuk içinde kalması ve hukukla hayat bulması olduğunu anlatan Bakan Gül, şunları kaydetti: "Hukuk devletini, kanun devletinden ayıran şey ise, 'hukuk' denince ne anladığımızla yakından ilgilidir. Hukuk, bir yönüyle insanın doğuştan gelen veya kazanılmış hakları, özgürlükleri ve yükümlülükleri toplamıdır. Bir yönüyle toplumun, sosyal ve tarihi gerçekliğin aynasıdır. Bir diğer yanıyla da toplumun üzerinde mutabık olduğu, sözleştiği kurallar bütünüdür. Hukuk, bütün bu kaynaklardan eşit derecede beslenip gelişirken, ahlaki özü ve meşruiyetini de evrensel nitelikteki değerlerden, hak ve özgürlüklerden almaktadır. Ünlü filozof John Locke 'Hukukun bittiği yerde zorbalık başlar' derken, hukukun ortaya koyduğu güvenli ve güvenceli alanı da ifade etmiştir. Böylelikle modern hukuk, bir düzen ve intizam mekanizmasını temin etmenin en büyük imkanı haline gelmiştir. İnsanı, insan onurunu, insanın doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini dikkate almadan hukuku tanımlayamayız."
İnsanın yeryüzünün öznesi olduğunu söyleyen Bakan Gül, "İş ve işlemlerinde, işleyişinde sadece insanı, insan onurunu, insan hak ve özgürlüklerini merkeze koyan devlet, hukuk devleti olarak tanımlanır, hukukun üstün olduğu devlet olarak nitelenir. Hukukun üstün olması demek, hukuktan başka hiçbir gücün üstün olmadığı, gücün değil, üstünlerin değil. Hukukun egemen ve üstün olduğu bir paradigmayı ortaya koyar. İşte bu nedenle, Şeyh Edebali'nin asırlar öncesinde söylemiş olduğu, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' öğüdü yönetim anlayışımızın ve kamu hukukumuzun serlevhası olmuştur" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ'Nİ YAKINDA TEKRARDAN AÇACAĞIZ"
Adaletin devletin temel sütunu, toplumun huzur ve güven sigortası olarak gördüğünü belirten Bakan Gül, şöyle konuştu: "Adalet mekanizmasına ilişkin uzun yıllardan beri devam eden reform irademiz bugünde artarak devam etmektedir. İhtiyaçlara cevap vermeyen mevzuatı yeniledik, yeni ortaya çıkan sorun alanlarına ilişkin yeni yasalar çıkardık. İnsan kaynağının nitelik ve niceliği konusunu gündemimize aldık, bu yönde önemli mesafeler kat ettik. Ama her şeyi yaptık diyemeyiz. Eksiklerimiz de var ve bunları hepimizin görevidir. Özellikle hukuk sorunundan ziyade, nitelikli hukukçu sorunu bizim en büyük meselelerimizden biridir. Bu çerçevede de gerek hukuk fakültesinde ki eğitimin kalitesinin artması, gerekse hukuk fakültesi sonrası mesleki eğitiminin, stajın, sonraki meslek içi eğitimin önemini yakından takip ediyoruz. Özellikle, Hakimler ve Savcılar kurumunun da meslek içi eğitime yönelik, talebe değil, ihtiyaca göre kurumun belirleyerek eğitim paradigmasını ortaya koyması da önümüzdeki dönem yargının kalitesini arttırıcı adımlardan birisi olacaktır. Yeniden reforme edilerek, Türkiye Adalet Akademisi'ni yine hakim ve savcı eğitimini daha kaliteli bir şekilde vermek üzere, yakın zamanda tekrar açacağız ve faaliyete alacağız."