İnsanoğlunun maddi ve manevi ihtiyaçları olduğuna dikkat çeken Ünal, “İslam diniyle getirilen tüm ilkeler insanların dünyalarını ve ahiretlerini mutlu hale getirmek içindir. İslami olan insanidir, insani olanlar İslam dininde yer almıştır. İnsanoğlunun maddi ve manevi ihtiyaçları vardır. Maddi ihtiyaçların karşılanması noktasında insan için gerekli olan şeyler manevi ihtiyaçlarında karşılanması noktasında gereklidir. Yeme, içme, ailevi münasebet madden ne kadar gerekli ise, kalbin huzuru, insanın süruru içinde manevi destekte o kadar gereklidir. Bu itibarla haram olmayan şeyleri, helal yollara yeme, içme ve ailevi ilişki mubah hatta bazı durumlarda vacip ise, manevi ihtiyaçların giderilmesi noktasında da haram olmayan yollar kişi için öylece mubah kapsamındadır.” dedi.
‘KURANDA VE HADİSTE BİREBİR BİLGİ YOK’
Konu hakkında yeterli sonuca ulaşmak için fıkıh literatürüne bakılması gerektiğini söyleyen Ünal, “Arapça olarak ayette ve hadiste musiki kavramını bire bir ifade edecek bir kavram bulunmamaktadır. Fıkıh literatüründe gına, teganni (şarkı), melahi (çalgı aletleri) ile ilgili görüşler yer almaktadır. Fıkıh kitaplarını incelediğimiz zaman dört mezhebin (Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli) tamamında şarkı dinlemek ve müzik aleti çalmakla ilgili mekruh veya tahrimen mekruh hükümlerinin verildiğini mütalaa etmekteyiz. Bu hükümlerin verilmesinde delil olarak sunulan ayetler ve hadisler şöyledir. “Bazı insanlar Allah’ın yolunu (ayetlerini) alay konusu yaparak halkı sinsice Allah’ın yolundan saptırmak için ‘söz eğlencesini’ satın alırlar.” “Siz, ağlayacak yerde dudak bükerek ve istihza ile gülerek bu söze mi (Kur’an’a mı) hayret ediyorsunuz?” “Ümmetim içerisinde gayri meşru ilişkiyi, ipeği, şarap ve meafizi (eğlence aletlerini) helal sayan bir grup olacaktır.” Müzik dinlemenin ve söylemenin lehinde en önemli söylem Gazzali’ye aittir. O, İhyâü ulûmi’d-dîn isimli eserinde şöyle ifade etmiştir. “Müzik dinlemek haramdır demek, Allah müzik dinleyen kişileri cezalandıracaktır demektir. Bu ise, sırf akılla bilinebilecek bir husus değildir. Öyleyse, bu konuda naslara ve bu nasların ışığında yapılan kıyaslara başvurmak gereklidir. Eğer bu konuda nas ve nassa kıyas yoluyla ulaşılan doğru bir sonuçlanma yoksa müzik dinlemenin haramlığı iddiası boşa çıkmış olur”” diye konuştu.
İÇERİĞİ VE SÖYLEYENİ ÖNEMLİ
Dinlenen ve söylenen şarkının içeriğinin önemli olduğunu vurgulayan Ünal, “Yukarıda farklı görüşleri ifade ettikten sonra elbette şu hususu vurgulamadan geçemeyiz. İçinde isyan, küfür veya İslâm’ın hoş karşılamadığı sözler bulunan yahut cinsel tahrik, müstehcenlik gibi dinimizce hoş görülmeyen şeylere yol açan her türlü şey yasak kapsamındadır. Bunun görsel, işitsel veya yazılı olmasında herhangi bir farklılık yoktur. Bu sebeple böyle sonuçlar doğuracak her türlü müziğe veya daha umumi olarak ifade edilirse sanata helal dememiz mümkün değildir. Günümüzde bazı kardeşlerimizin takva boyutlarında her türlü müziğe karşı bir tavır takındıklarını müşahede etmekteyiz ki, elbette bizim de takva sahibi kardeşlerimize karşı saygılı olmamız ve onların bu hissiyatını hafife almamamız gerekmektedir. Sonuç itibariyle insanı haram olan şeylere götürmeyen, isyana sürüklemeyen, cinselliğe zemin hazırlamayan vs. müziği dinlemek veya icra etmek mubah (isteyenin dinleyebileceği, isteyeninde dinlemeyeceği) kapsamında değerlendirilmeli, müzik ve çalgı aletlerini de Müslüman veya gâvur olan şeklinde bir ayrıma tutmadan mahiyeti içerisinde tartışma konusu yapılmalıdır. Yoksa uzun yıllardan beri tartışılan ve uzun yıllarda tartışılabilecek olan bir konu hakkında birçok farklı veya yanlış cümleleri ifade etmiş oluruz.” şeklinde konuştu.