ENİSE YAPAR-TÜRKER BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz millet olarak hiçbir zaman Yezid'in ve Yezid'lerin tarafında durmadık. Her zaman Hüseyin'lerin tarafında durduk. Kerbela faciası Yezid'in iktidar hırsının bir hedefiydi. Şu anda coğrafyamızda Kerbela üzerinden ayrışanların birbiriyle kanlı mücadelesi de tamamen birilerinin iktidar hırsının hedefidir" dedi.
Yarın Türkiye ve tüm İslam coğrafyası olarak Muharrem ayının 10. gününün idrak edileceğini belirten Erdoğan, "Aşure adını verdiğimiz bu gün insanlık tarihindeki birçok önemli hadisenin yıldönümü olarak biliniyor. Birçok hadisenin 10 Muharrem’de gerçekleştiği rivayet ediliyor. 10 Muharrem sadece İslam'da değil, Hristiyanlık ve Musevilik’te de önemli gün olarak kabul ediliyor. Bizim için 10 Muharrem’in acı bir hatırası var. Hz. Peygamberi’n mübarek torunu Hz. Hüseyin efendimiz, 10 Muharrem gününde Kerbela'da ailesiyle birlikte şehit edilmişlerdir. Bu vesileyle Hz. Hüseyin efendimiz ve Ehli Beyd'i bir kez daha hürmetle yad ediyor, Allah'ın selamı ve rahmeti üzerlerine olsun diyorum. Hz. Peygamber, Muharrem ayında tutulan orucun Ramazan'dan sonra tutulan en faziletli oruç olduğunu buyurmuştur. Peygamber efendimizin bu sünneti hem Türkiye'de hem İslam dünyasında, hem Sünniler hem Şiiler arasında çok güçlü şekilde yaşatılıyor. Dün de Türkiye Uzlaşı ve Toplumsal Kalkınma Vakfı'nın davetine icabetle bir Muharrem iftarına katıldık, Alevi kardeşlerimizin bulunduğu bir sofrada orucumuzu açtık. Kerbela'nın, özellikle de Hz. Hüseyin efendimizin şahadetinin bir tefrikanın, bir ayrışmanın aracı olamayacağını biz her fırsatta ifade ettik, ediyoruz. Bu, sadece Türkiye içinde değil, bu noktada büyük ıstıraplar çeken bölge ülkelere de defahatle vurguladık. 13 asırdan fazla bir süredir üzerinde konuşulan bu meselenin bir anda çözüleceği umudunda değiliz. Bu meselenin mezhepler arasında bir yorum farkı olarak kalmasını, sadece fikir düzeyinde bir farklılaşmayla sınırlı olmasını her zaman arzuladık ve bunun için de tavsiyelerimizi her fırsatta dile getirdik" ifadelerini kullandı.
"BİZ HİÇBİR ZAMAN YEZİD'İN TARAFINDA DURMADIK"
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Kerbela'dan, 1374 yıl önce yaşanmış acı hadiseden yola çıkılarak kardeşin kardeşini katletmesini, kardeşlerin birbirlerine hasım olmasını, Kerbela üzerinden bir kutuplaşmanın yaşanmasını biz en başta Hz. Hüseyin efendimizin mübarek hatıralarına haksızlık olarak görüyoruz. Bugün dünyanın herhangi bir yerinde kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir şahıs ya da bir grup çıkıyor üzerine bombaları sarıyor, giriyor bir camide, ibadethanede, kutsal mekanda bu bombaları patlatıyor. Böyle bir vahşetin, böyle bir gaddarlığın bırakınız Sünniliği, bırakınız Şiiliği, insanlıkla da alakası yoktur. İslam’la da uzaktan yakından alakası yoktur, olamaz. Çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, ibadet eden masum insanlar ölüyor. Kerbela'dan ders çıkarılması gerekirken hemen her gün yeni Kerbela'lar yaşanıyor. Hemen her gün çağın Yezid'leri, çağın Hüseyin'lerini katlediyor. Biz millet olarak hiçbir zaman Yezid'in ve Yezid'lerin tarafında durmadık. Her zaman Hüseyin'lerin tarafında durduk. Kerbela faciası Yezid'in iktidar hırsının bir hedefiydi. Şu anda coğrafyamızda Kerbela üzerinden ayrışanların birbiriyle kanlı mücadelesi de tamamen birilerinin iktidar hırsının hedefidir."
Hz. Hüseyin'in Şii ya da Sünni olmadığını, Hz. Peygamber'in torunu olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bütün varlığıyla sadece Müslüman’dı, o zaman ne Şii ne de Sünni vardı. Bugün de Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de mazlumu katledenin sıfatı Yezid'tir, mazlumun sıfatı da Hüseyin'dir. Biz, bu geniş coğrafyada öldürerek ayakta kalmaya çalışan iktidarlara aynı nazarla bakıyoruz. Hem İslam coğrafyasında, hem Türkiye'de bizim ortak medeniyetimizin mensuplarının artık bu güç savaşlarının daha samimi şekilde reddedilmesini, sorgulamasını, vicdanlarıyla bu konuda karar vermelerini bütün Müslümanlardan özellikle istiyoruz. Bizim aramıza başkaları girmezse, bizim aramıza yabancı fitne odakları girmezse eğer özümüzle bizi biz yapan değerlerle konuşabilirse, inanın aramızda hiçbir mesele kalmayacak. Alevi ve Sünni kardeşim arasında ortak değerlerin yanında farklılıklar çok cüzi seviyededir. Biz aynı toprakların insanıyız, aynı medeniyetin ortak mimarlarıyız. Nasıl ki Mevlana ismi silindiğinde bu topraklardan hiçbir şey kalmazsa, Hacı Bektaşi ismi silindiğinde de bu topraklarda hiçbir şey kalmaz. Çok daha öncesinde bu topraklar üzerindeki medeniyeti hep birlikte inşa ettik. Hüzünleri, kederleri birlikte yaşadık. Sevinçleri birlikte paylaştık. Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş gibi acı hadiseler bizim bin yıllık kardeşliğimizi bozamaz. İktidar hırsı içindeki Yezid'in izindeki birtakım nifak odakları bizim aramızı açamaz. Bazı ülkelerin, bazı partilerin, bazı milletvekillerinin, özellikle de birtakım kanlı terör örgütlerinin kışkırtmaları bizim kadim kardeşliğimizi sarsamaz. Biz aracılarla konuşmayacağız. Biz yüz yüze, gönül diliyle konuşacağız. Aramıza birileri girdiği ve gönül dili zedelendiği müddetçe biz sorunlarımızı aşamayız" şeklinde konuştu.
"GÜÇ DEVŞİRME PEŞİNDEKİ ODAKLARI ARAMIZA ALMAYALIM"
Erdoğan, "11 yıllık süreçte Alevi kardeşlerimizin sorunlarını çok samimi şekilde ele aldık. Bugüne kadar hiçbir hükümetin sergilemediği samimiyet sergiledik. Yaptığımız çalıştaylarla çözüm yollarını belirledik. En son Nevşehir'deki üniversitemizin adını Hacı Bektaşi Üniversitesi yaparak bu noktada adım attık. İnşallah çok daha fazlasını yaparız, yapacağız. Güç devşirme peşindeki odakları aramıza almayalım. Militan devşirme peşindeki terör örgütlerini, Alevilere sadece birer oy deposu olarak bakan istismar siyasetini aramıza almayalım" dedi.
"YARIN İTİBARIYLA EMLAK KONUT’A YAKLAŞIK 3,3 MİLYAR LİRA NAKİT GİRDİSİ GERÇEKLEŞECEK"
Geçtiğimiz hafta Türkiye ekonomisinde özellikle de ulaştığı güven ve istikrar seviyesini gösteren dikkat çekici bir gelişmenin yaşandığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyada nereden nereye geldiğimiz, nereye gitmekte olduğumuzu, güven ve istikrarın ne denli önemli olduğunu hep vurguluyoruz. Emlak Konut kuruluşumuzun toplam büyüklüğü 3,5 milyar lira, yani 1,6 milyar dolarlık bir halka arz gerçekleşti. Bu arzın 2,6 milyar liralık kısmı uluslararası yatırımcılara, 650 milyar liralık kısmı da yerli yatırımcılara tahsis edilmiştir. Emlak Konut’un uluslararası yatırımcılara tahsis edilen kısmına 80 değişik yatırımcıdan toplam 5 milyar liralık talep geldi. Dolar olarak ifade edersek biz 1,3 milyar dolar arz ettik, 2,5 milyar dolar talep geldi. Yerli kısmındaysa 650 milyon liralık arza 3.5 katı fazlasıyla 2,4 milyar lira talep geldi. Böylece toplamda 3,25 milyar liralık arza 7,5 milyar lira talep geldi. Emlak Konut’un arz işlemi 2013 yılında yapılan en büyük arz işlemi olurken, Türkiye'de bugüne kadar yapılmış Halkbank ve Türk Telekom'dan sonraki en büyük üçüncü arz işlemi oldu dünyadaki ekonomik krize rağmen. Ayrıca Emlak Konut’un arzı 2013 yılında Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki en büyük halka arz işlemi, Avrupa'da ise en büyük 3. halka arz işlemi oldu. Yarın itibarıyla Emlak Konut’a yaklaşık 3,3 milyar lira nakit girdisi gerçekleşecek. Bu işlem Türkiye ekonomisinin ulaştığı güven ve istikrar seviyesini göstermesi bakımından son derece önemli."
“OMURGALI OLACAKSIN OMURGALI, OMURGASIZDAN BİR ŞEY OLMAZ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda üzerinde mutabık kalınan 60 maddenin Meclis’ten geçirilmesi için CHP’nin geri adım atmasını sert sözlerle eleştirdi. Başbakan Erdoğan, “Bunlar sabah başka, akşam başka” dedi.
“AK PARTİ KÖKSÜZ BİR PARTİ DEĞİLDİR”
Başbakan Erdoğan, AK Parti’nin kurulduğu günden bu yana yaptıklarıyla, duruşuyla, tavrıyla, vizyonuyla, hedefleriyle mevcut siyasi teorilerin, mevcut şablonların ve kalıplarının sınırlarını aşmış bir parti olduğunu kaydetti. AK Parti’nin siyasetin teorisini adeta yeniden yazdığını, dünyada siyaset bilimine ve siyaset tarihine çok önemli yenilikler katmış bir parti olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “İşte şu anda AB’de muhafazakarlar da, demokratlar da AK Parti’yi kendilerine yakın buluyorlar ve AK Parti’ye üyelik davetinde buluyorlar. Aynı şekilde sosyal demokratlarda güçlü sosyal devlet anlayışı ve sosyal politika uygulamaları sebebiyle AK Parti’ye üyelik daveti yapabiliyor. Bu AK Parti’nin şekilsiz, sınırları belli olmayan, bir yapı olduğu anlamına gelmez. Değişik vesilelerle ifade ettiğim gibi AK Parti kökü mazide olan, kökü Selçukluya, Osmanlı’ya kadar dayanan, Cumhuriyet’le beraber adeta yükselen bir hareketin, bir davanın, böyle bir çınarın kollarından geliyor. AK Parti köksüz bir parti değildir. Tam tersine kökü çok derinlerde olan bir partidir. AK Parti ilkeleri olan, sınırları olan, kırmızı çizgileri olan, hedefleri, idealleri olan bir partidir. En önemlisi AK Parti bir medeniyet tasavvuru olan, ecdadından miras devraldığını bu medeniyet tasavvurunu geleceğe taşıyan bir partidir. Bizi anlayanlar, bizim hadiseler karşısında nasıl tavır takınacağımızı da anlarlar. Bizi anlamayanlar, bizim hadiseler karşısında takındığımız tavırdan dolayı gereksiz bir hayal kırıklığına uğrar” dedi.
“BÖYLE BİR TAKSİM KURTLARA BİLE KALSA ONLAR BİLE BÖYLE BİR TAKSİMİ YAPMAZLAR”
1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandıkları dönemde birilerinin şaşırdığını dile getiren Başbakan Erdoğan, birilerini böyle bir sonucu beklemediği ve sonra sonucu kabullendiklerini belirtti. Erdoğan, “Bu seferde şunu söylemeye başladılar; ‘bunlar çöp toplasınlar’, ‘bunlar yol inşa etsinler, yol inşa etsin, metro inşa etsin’, ‘bunlar havayı temizlesin, su getirsin’, ‘trafik sorunu çözsün, park yapsın, bahçe yapsın’ bu kadarla yetinmemizi istediler. Ekonomiden, siyasetten, dış politikadan, sosyal politikalardan, ülkeye yön çizecek projelerden bizim uzak durmamızı istediler. Aynı sorunu iktidar olduğumuzda ve sonrasında da yaşadık. Şimdi ne söylüyorlar; ‘aynı şeyler. ‘Hükümet yol yapsın, okul yapsın, konut yapsın, hükümet köprü yapsın, hızlı tren hatları inşa etsin, tüneller açsın, Marmaray gibi projeler yapsın, hükümet hastaneler yapsın, enflasyonla, işsizlikle, faizlerle mücadele etsin’ ama ‘hükümet çetelere dokunmasın’, ‘hükümet saadet zincirine dönüşen ekonomik sisteme neşter atmasın’ dediler. ‘Hükümet faiz lobileriyle uğraşmasın’ dediler. ‘Hükümet tıkanan demokrasi kanallarını açmasın’ dediler. ‘Anayasa’ya dokunamazsınız, yargıyı milletin yargısı yapamazsınız, Cumhurbaşkanı seçemezsiniz’ dediler. Ama bütün bunlara rağmen hadi bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulsun diye Meclis Başkanımızın bir daveti oldu, grubu bulunan dört parti buna iştirak ettiler ve bize teklif geldi; ‘Ama biz sizinle aynı oranda iştirak etmek istiyoruz’ dediler. Peki biz ne dedik; ‘Ya olsun tamam’ dedik. Peki bizim kaç milletvekilimiz vardı. 326 milletvekili. Ana muhalefetin ne vardı; 151-152 milletvekili. Diğerinin ne vardı; 51-52, diğerinin ne vardı 27-28. Allah aşkına 326’yla biz üç tane temsilci veriyoruz. 27-28 taneyle o da üç temsilci veriyor. 51-52 ile üç tane temsilci veriyor, 151 tane ile diğeri de üç tane veriyor. Onlar dokuz kişiyle temsil ediliyor. Biz üç kişiyle temsil ediliyoruz. İnanın böyle bir taksim kurtlara bile kalsa onlar bile böyle bir taksimi yapmazlar. Biz bunu da kabul ettik, eyvallah dedik. Kabul ettikte ne oldu. Şuana kadar 60 madde üzerinde mutabık kaldıklarını söylüyorlar. Bunlar yazılı, çizili. 60 maddede mutabık. Ben daha 48’deyken bir açıklama yaptım. Bayram öncesiydi; ’48’de mutabık kalındı. Bu 48 maddeyle ilgili hiç olmazsa bunu hemen Meclis’ten geçirelim. Bu bizim için 15 günlük bir iş. Bunları bir kenara koyalım masanın üzerinden kalksın yine çalışmalara devam edelim’ dediler ki olmaz. Tamamda yapmaya niyetiniz yok mu kardeşim gelin bunları yapalım koyalım bir kenara. Mesafe alalım. Bakın anayasamız güç kazanmış olur. Kan pompalanmış olur. Gelin bunu yapalım. Hayır, istemezuk” şeklinde konuştu.
“ZATEN DÖRT SİYASİ PARTİNİN BU 60 MADDEDE İMZASI VAR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını anımsatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Aradan süre geçti ana muhalefetin başkanı kalktı bir şey söyledi. Dedi ki; ‘şuanda 60 maddede bir uyum var. Bu 60 maddeyi Meclis’ten çıkarabiliriz.’ Dedi mi bunu, dedi. Şimdi ben milletime sesleniyorum. Bunu dedi mi, dedi. Dört tane siyasi parti bunu beraber yapalım diye bir ifade kullanmadı. Bunu çıkarmaya hazırız dedi. Zaten dört siyasi partinin bu 60 maddede imzası var. Hepsi bunların kayıtlı. Ben dedim ki arkadaşlarıma, gruptaki arkadaşlarıma gidin hemen ziyaret edin dedim. ‘Deyin ki bakın biz hazırız gelin bu işi yapalım.’ MHP zaten benim kapım kapalı diyor. Zaten hiçbir zaman açık olmadı ki, hep kapalı. Ve dedim ki gidin görüşün bakalım ne diyorlar. Arkadaşlarımız gittiler görüştüler ve görüşmenin neticesinde değerlendirelim, bir hafta sonra biz sizi ziyarete gelelim. Peki. İadeyi ziyaret gerçekleşti. İadeyi ziyarette cevap şu; ‘dört siyasi parti eğer ittifak ederse ancak bu görüşmeyi yapabiliriz.’ Allah Allah dört siyasi partinin burada imzası yok mu, var. Ama dört siyasi parti bu işin görüşülmesine evet diyor mu, demiyor mu. Yani şimdi diyelim ki 550 kişilik parlamentoda 27-28 kişi böyle bir değişikliğe evet demezse biz Anayasa değişikliği yapmayacak mıyız? Arkadaşlar biz 26 maddelik anayasa değişikliğini evelallah kendi grubumuzla sadece millete götürmek üzere yaptık. Millet 58’le evet dedi."
“OMURGALI OLACAKSIN OMURGALI, OMURGASIZDAN BİR ŞEY OLMAZ”
Mühendis, müteahhit, yüklenici firma olmadıklarını, kendilerinin milletin tercihiyle iş başına gelmiş milletin iradesini, milletin emanetini omuzlarında taşıyan bir hükümet olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu milleti, bu ülkeyi ilgilendiren her meselenin kendilerinin ilgi alanı olduğunu söyledi. Bu milletin ve ülkenin her derdinin kendi dertleri olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “Bu ülkenin her meselesi bizim meselemizdir. İşte demokratikleşme paketi. İdari olanları hemen çıkarıyoruz. Çıkardık mı, çıkardık. Diğerlerini de Meclis’e getiriyoruz. Söz verdik, onları da hemen Meclis’ten geçireceğiz ve milletimizin emrine girmiş olacak. Biz verdiğimiz sözün arkasında dururuz. Ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız. Bu bizim temel ilkemiz. Siyasi parti olarak hem ülkenin, hem dünyanın bütün soranları hakkında biz görüş bildiririz, ne düşündüğümüzü ifade ederiz, tarafımızı belli ederiz. Kardeşlerim şunu unutmayın; ‘efendim ben taraf değilim’ bu oyunlara gelmeyin. Güzel bir söz var, ‘bitaraf olan bertaraf olur.’ Omurgalı olacaksın omurgalı. Omurgasızdan bir şey olmaz. Rüzgar önünde yaprak gibi sallanandan bir şey olmaz. Milletin çirkin gördüğünü siyasi parti olarak bizde çirkin görürüz. Milletin kötü gördüğünü son derece tabi biçimde bizde kötü görürüz. Hükümet olarak da altını çizerek ifade ediyorum, anayasa ve yasa çerçevesinde milletin bize verdiği yetkiyi kullanıp programımız dahilinde ne gerekiyorsa onu yaparız” diye konuştu.
AK Parti olarak rotalarını sadece milletin belirleyebileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bunu sadece bir slogan olarak dile getirmediklerini, bu sözün arkasında durmak için on bir yıldır mücadele verdiklerini söyledi.