“Çiftçilerimiz Milletin Evinde Cumhurbaşkanımız ile Buluşuyor” programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 81 ilinden gelen yaklaşık 2 bin çiftçiye hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında çiftçilere müjde üstüne müjde verdi.
“ÇİFTÇİLERİMİZ MİLLETİN EVİNDE CUMHURBAŞKANIMIZ İLE BULUŞUYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “23 Şubat 2018 tarihinden itibaren çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Bu proje ile talep eden tarım kredi kooperatifleri üyesi yetiştiricilerimize TİGEM aracılığı ile Ziraat Bankasından kredi kullandırılarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz. Üreticinin bakım, hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz” dedi.
“AVUÇLARINI YALADILAR”
Elinde zeytin dalı ile kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden “Gazi mekan” olarak bahsederken, “Birilerinin ‘burası niye yapıldı, niçin yapıldı’ dedikleri şu milletin evinin sizlerle beraber niçin yapıldığı ortada. Buralarla ilgili yargıya gittiklerini biliyorsunuz. Gittiler, avuçlarını yaladılar. Yapılan yanlış bir şey yoktu, her şey bu millet için, her şey bu vatan için, bu ülke içindi, dolayısıyla hak yerini buldu” dedi.
15 Temmuz ihanet gecesinde çiftçilerin en ön safta hainlere karşı mücadele ettiklerini kaydeden Erdoğan, “Kimi bir yıllık hasadını, kimi traktörünü, kimi canını, kimi de canından aziz bildiği evladını feda etti. Bir dönem kılık kıyafetinden dolayı Kızılay’a alınmayanlar 15 Temmuz gecesi Kızılay’da demokrasi destanı yazdı. ‘Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi’ diye soran kibir abidelerine büyük bir ders verdiniz. Sizler lafa gelince ‘tankın üzerine ilk ben çıkacağım’ diyen, ancak tankları görünce ilk kaçan korkaklara da cesaret ne demek onu öğrettiniz” diye konuştu.
“GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN YOLUNUN GÜÇLÜ TARIMDAN GEÇTİĞİNİ ASLA UNUTMAMAK ZORUNDAYIZ”
Açıklanacak yeni teşviklerin Türkiye’deki hayvan yetiştiriciliğine yeni bir ivme kazandıracağını söyleyen Erdoğan, “Güçlü ülke sadece ekonomisi, ordusu, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir. Bir milletin özgürlüğü için ekonomik imkanlar ne kadar elzemse tarım ve hayvancılıkta da kendi kendine yeter olması o kadar şarttır. Nüfus, silah ve asker bakımından güçlü olduğu halde gıda kaynakları yeterli olmadığı için yeryüzünden silinen toplumlar, devletler olduğunu biliyoruz. Bunun için Türk milletinin tarih boyunca iki ana mesleğe büyük önem verdiğine şehit oluyoruz. Bunlardan ilki askerlikse, diğeri de rençperliktir, tarım ve hayvancılıktır. Biz bu iki özelliğini daima korumuş bir milletiz. Biz toprağa sevdalı, gönülden bağlı bir milletiz. Toprak bizde anadır. Biz topraktan geldik, tekrar toprağa gideceğiz. Toprak bu kadar önemli. Bin yıldır onca saldırıya, ihanete rağmen Anadolu’da tutunmamızın sırrı işte buradadır, bu sevdadadır. Tarih boyunca sömürgeciler bizi vatan kıldığımız bu topraklardan atamamışsa bunda askerlik yanında tarım alanındaki gücümüzün çok büyük payı vardır. Güçlü Türkiye’nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız. Toprağın kahrını çekmeyenler onun kıymetini bilemez. Toprakla yaşamayan insanın toprağı anlaması mümkün değildir. Hayatında köye gitmemiş, çiftçi kardeşlerimizin nasırlı ellerinden tutmamış, yer sofrasına bağdaş kurup tandır ekmeğinden bölmemiş kişiler tarımla ilgili ahkam kesiyor. Kimi grup kürsülerinde, kimi televizyon ekranlarında sabah akşam hükümetimizin tarım politikalarını eleştiriyor. Atalar ‘cahil cesur olur’ derler. Namık Kemal de ‘zihni fukara olanın aklı ukala olur’ der. Bunlar da tarım konusundaki cehaletlerini, bilgisizliklerini ukalalıkları ile yüzsüzlükleri ile örtmeye çalışıyorlar. Oysa Türkiye’nin en başarılı olduğu alanlardan birisi tarım ve hayvancılıktır” şeklinde konuştu.
“ÇİFTÇİLERİMİZİN MAZOT MALİYETİNİN YARISINI BİZ ÖDEMEYE BAŞLAYACAĞIZ”
“Ben özellikle grup kürsüsünde ahkam kesen, şecaat arz ederken sirkatin söyleyen, her konuşmasında tarım ve hayvancılık konusundaki cehaletini ifşa eden ana muhalefetin başındaki zata şunları hatırlatmak istiyorum” açıklamasında bulunan Erdoğan, tarım ve hayvancılık konusunda yapılan çalışmaları anlattı. Erdoğan, “Son 15 yılda nasıl ekonomide, ulaşımda, sağlık ve eğitimde ülkemizde çağ atlatmışsak hamdolsun tarım hayvancılık ve gıda alanında da Türkiye’yi çok farklı bir noktaya taşıdık. Tarım cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görmediği desteğe bizim zamanımızda kavuştu. Üreticilerimize son 15 yılda 103 milyar lira nakit hibe desteği verdik. Ana muhalefetin başı sen böyle bir rakamla hiç tanıştın mı? 2002’de göreve geldiğimizde 1,8 milyar lira olan yıllık tarımsal destek rakamını 2012 yılında 13 milyar liraya çıkarttık. Çiftçilerimizin üretim maliyetini azaltmak için 2003 yılında ilk kez mazot desteğini biz başlattık. 23 Şubat 2018 tarihinden itibaren çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Hayırlı olsun. Rabbim bununla birlikte bereketini de lütfetsin. Gübre desteğini 2005 yılında yine doğrudan çiftçimize biz verdik. 2002 yılında sadece 4 ürüne veren prim desteğini 21 ürüne çıkarttık. Bu kapsamda 2003-2017 döneminde 30 milyar lira prim desteği verdik. Ayrıca üreticilerimizin uygun koşullarda finansmana ulaşmasını sağlayarak çiftçilerimizin omuzlarındaki faiz yükünü hafiflettik. 2002 yılında Ziraat Bankasından yüzde 59, tarım kredi kooperatiflerinden yüzde 69 faiz oranı ile kredi kullanıyorlardı biz göreve geldiğimizde, bu faiz oranlarını zaman içinde konulara göre sıfır ile yüzde 8,25 oranına kadar düşürdük. 2005 yılındaki Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarım topraklarımızın amaç dışı kullanımını engellemek suretiyle farklı bir adımı attık. 2014 yılında yapmış olduğumuz yasal düzenleme ile ülkemizin kanayan yaralarından olan verimli arazilerinin miras yolu ile bölünmesine son verdik. Arazi toplulaştırma çalışmaları ile yıllar içinde parçalanmış, küçülmüş, verimi düşmüş tarım arazilerimizi tekrar üretime kazandırmak için adımlar attık. Meşhur Toplulaştırma Yasası. Bizden önceki 41 yılda 450 bin hektar arazide toplulaştırma yapılmışken, son 15 yılda bu rakamı 13,5 kat artışla 6,1 milyon hektara çıkarttık. 2023 yılına kadar 14,3 milyon hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamlamayı, 8,5 milyon hektarlık alanın tamamını da modern sulama teknikleri ile suya kavuşturmayı hedefliyoruz. Tarımsal üretim potansiyeli yüksek toplam alanı 6,1 milyon hektar olan 192 büyük ovayı koruma altına aldık. Toplamda 834 bin hektarlık 59 büyük ovayı daha koruma altına alıyoruz. Böylece koruma altına alınan ova alanını 7 milyon hektara çıkartıyoruz. Milli Tarım Projesi kapsamında havza bazlı destekleme modeline geçtik. Belirlenen 941 havzada destekler bu modele göre verilmeye başlandı. 453 bin dekar alanda mera ıslahı yapıldı. Üretimde verimliliği ve kaliteyi doğrudan etkileyen sertifikalı tohum ve fidancılık ilk kez 2005 yılında destek kapsamına alındı. Son 10 yılda bu alana 1 milyar liranın üzerinde destek sağlandı. Ar-ge ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla tohumluk üretimimizi yıllık 145 bin tondan 958 bin tona çıkarttık. Türkiye’yi tohum ihraç eden ülke konumuna getirdik. Tohumluk ihracatımız 17 milyon dolardan 1+53 milyon dolara çıktı. Türkiye tarımsal hasılada Avrupa birincisi oldu. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan tarımsal ihracatımız 2017 yılında 17 milyar dolara çıktı. Ama bunu ana muhalefetin başı bilmiyor, hangi ülkede yaşadığının farkında değil” ifadelerini kullandı.
“300 BAŞA KADAR DAMIZLIK KOYUNU VE YEMİNİ TEMİN EDİYORUZ”
Rekabetin en yoğun olduğu sektörlerin başında tarımın geldiğini kaydeden Erdoğan, “Tarım ve hayvancılık alanında yeni bir dönemin kapılarını aralayacağını düşündüğüm bir projeyi bugün hayata geçiriyoruz. Ülkemizde hayvan yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık koyun ve sığır sayısını artırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlanmak üzere bugün önemli bir adım atıyoruz. Bu proje ile talep eden tarım kredi kooperatifleri üyesi yetiştiricilerimize TİGEM aracılığı ile Ziraat Bankasından kredi kullandırılarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz. Üreticinin bakım, hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz. Bunlara evlatlarınız gibi bakacaksınız. Yetiştiriciye verilen avansları da üreticilerden alınacak kuzuların bedelinden mahsup edeceğiz. Sığır yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık sığır sayısını artırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak üzere Ziraat Bankası kanalı ile yetiştiricilerimize hayvan ve yem temini için yüzde 10 sübvansiyonlu kredi sağlıyoruz. Tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile damızlık düve ve bu düvelerin koyunlarda olduğu gibi veterinerlik, aşı ve küpe hizmetlerini bedelsiz karşılıyoruz. Ayrıca TARSİM sigortasının yetiştiriciye düşen kısmını devletin ödemişini sağlıyor, yetiştiricimizi sosyal güvence kapsamına alıyoruz. Yetiştiricimiz kredi borcunu ilk 2 yılı geri ödemesiz, bak bu kıyağı da unutmayın, 7 yılda bankaya ödüyor. Böylece hem başlangıçta imkan sağlayarak hem de üretime alım garantisi vererek hayvancılıkta yeni bir dönemin kapılarını aralıyoruz. Her köy bir işletme mantığı ile bitki üretimini de farklı bir vizyon kazandırıyoruz. Tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile üreticilerimizin girdi teminlerini kolaylaştırıyor, elde ettikleri ürünlere yine alım garantisi veriyoruz. Bakanlık ve çiftçinin üretimin her aşamasında birlikte hareket ettiği bir sistemi hayata geçiriyoruz. Girdi temini ile çiftçilerimizin ekim sezonu öncesindeki finans problemini çözüyor, aracılara olan bağımlılığı azaltıyoruz. Bizim en önemli geleneklerimizden olan imece sistemini geliştireceğiz. Tüm bu yeni hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.