Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kültürel ve Sosyal Çalışmalar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Adem Palabıyık, Diyarbakır anneleri ile ilgili ilk kez bilimsel bir çalışma yaptı.
Yapılan bilimsel çalışma araştırmasında dikkat çeken sonuçlar ortaya çıkarken, nitel yöntem ve yüz yüze görüşme tekniği ile çalışma yapıldı. Konuyla ilgili olarak İHA’ya açıklamalarda bulunan Palabıyık, “Sosyolojik araştırması için nöbetteki 15 anne ve 5 baba ile görüşüldü. Hikayeleri tek tek dinlendi. Yapılan araştırma çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı. Orada hem asker anneleri, hem polis anneleri bir de sivil anneler var. Sivillerin orada olması bir terör olayı yaşandığını ve HDP'nin de Türkiye'de yaşanan bir terör olayına karşı sessiz kaldığını ortaya koyuyor” dedi.
Yapılan araştırmanın, evlat nöbetinin örgütlü hareket olmadığını desteklediğini ifade eden Doç. Dr. Adem Palabıyık, “HDP’nin iddia ettiği “Kürt kadınını biz temsil ediyoruz ve Kürt kadınının demokratikleşmesini biz sağlayabiliriz” iddiası ve tezi çöktü. Bu tez, terör örgütü PKK’nı tezidir ve bu pratikle anlaşılmaktadır ki, HDP, PKK’nın politikalarını uygulayan bir partidir. HDP, Kürt sorunundan ziyade PKK’yı kurtarma ve ayrıcalık sağlama peşindedir. Ayrıca, ilk defa Kürt kavramı üzerinde bir siyasal mücadele içinde olmadan sivil bir mücadele başlatıldı. Bir toplumsal hareket olarak Diyarbakır Anneleri, örgütlü ve birbirini tanıyan insanlardan bir araya gelmedi. Tam tersine, birbirini tanımayan anne ve babalar, ortak bir amaç için Kürt sorunu meselesinde kendilerinin söz hakkı olduğunu söyleyen bir yapıya HDP'ye karşı protesto geliştirdi. Bu protesto, Kürt sorunu ile PKK’nın ayrı konular olmadığını bir kere daha ortaya koymuştur” diye konuştu.
Palabıyık sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anneler ve babalar, tamamen sivil bir hareket oldukları için herhangi bir bağlantı içinde değillerdir, ihtiyaçları da sivil otoriterler tarafından karşılanmaktadır. Diyarbakır annelerinin yönlendirildiğine dair iddialar da doğru değildir. Yüz yüze görüştüğüm bütün anne ve babalar, devletten herhangi bir yardım almadıklarını teyit etmişlerdir. Ayrıca, HDP’ye defalarca evlatları ile alakalı görüşme talebinde bulunduklarını ama hiçbir cevap alamadıklarını, Kürt kimliğine sahip olmalarına rağmen PKK karşıtı oldukları için dinlenilmediklerini ifade etmişlerdir. Süreç içinde sayın Cumhurbaşkanına çok güvendiklerini, Cumhurbaşkanının kendilerine bu konuda destek olacağını belirttiklerini ve ancak bu ifade sonrası gönüllerinin huzur bulduğunu dile getirmişlerdir. Çadırdaki babalar ise evlatları ile alakalı olarak PKK’nın kendilerinden para talep ettiğini, para götürmelerine rağmen evlatlarını alamadıklarını görüşmelerde ifade etmişlerdir. Diyarbakır anneleri, Diyarbakır’ın göbeğinde HDP’ye meydan okumuştur. Anneler ile birlikte, devlete karşı güven üst düzeyde sağlanmış, ayrıca anneler ve babalar güven üreten ve sürdüren bir niteliğe de kavuşmuşlardır. Annelik, güveni tesis eden bir statü olarak, Diyarbakır’da HDP’ye karşı inşa edilmiştir. HDP, anneleri kendi geçmişlerinden koparmaya çalışmış, seküler bir yapının parçalarını olmayı teklif etmiş ama anneler ve babalar bunu reddetmiştir. HDP’nin, din ile olan kavgası, bu süreçte de kendini göstermiştir. Anneler ve babalar, dindar oldukları için HDP’liler tarafından dinlenilmediklerini de eklemişlerdir.”