Türkiye’nin en önemli organ nakil merkezlerinden biri olan, Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Bölgeden ve çeşitli ülkelerden çok sayıda hastası bulunan organ nakli merkezi, gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Yaptığı başarılı organ nakilleriyle, Türkiye sıralamasında üst seviyelerde olan Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi, bu sayıyı her geçen yıl artırıyor.
Nakil merkezinde yapılan organ nakilleri ve sayıları hakkında bilgiler veren Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, bu yılın kendileri için çok iyi geçtiğini belirtti. Aydınlı; “Bu yıl şimdiye kadar 46 karaciğer, 43 böbrek nakli yaptık. Bu Türkiye’de de gerçekten çok önemli bir sayı. Çünkü karaciğer naklinde Türkiye’de şu an 3. sırada, böbrek naklinde ise 5. sıradayız. Bunlar içerisinde de gerçekten çok problemli vakalar var.
BÖLGEMİZDEKİ ALVEOLAR EKİNOKOK HASTALIĞI
Özellikle bölgemizde Alveolar Ekinokok dediğimiz bir hastalık türü var. Bu hastalık vücudun bütün büyük damarlarını tutmakta ve bunların hepsinin değişmesi gerekmekte. Ve şu vakte kadar, Alveolar Ekinokok hastaları için 32 tane karaciğer nakli yapıldı. Bu alanda ise Türkiye’de 1. sıradayız. Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi, üniversitemizin, sayın Rektörümüzün ve başhekimliğimizin verdiği ciddi desteklerle çok ciddi bir noktaya geldi. Önemli çalışmalar olmakta ve tercih edilebilir bir durumdayız. İl dışından ve yurt dışından da hastalar gelmekte, bu da bizi ziyadesiyle mutlu etmektedir” şeklinde konuştu.
ü�O�vi`��or. ”Bir şeyin aslı nazari olarak anlatılamaz. Doğan, Nazari olarak anlatılırsa bilgiye dönüşmez, teori olarak kalır. Âmâ onun aslı gözlenirse, tüm şüpheler ortadan kalkar. Eğitimciler, öğrencilerine gözlem yaparak görebilmeyi öğrencilerine öğretmelidirler. Mevlana, öğretmeni Tebrizli Şems’inden bunu istemektedir. Mevlana, hakikate ulaşmak için gerçek olmayandan şüphe etmeyi doğru görmektedir. Descartes’in ifadesiyle “metodik şüphe” diyoruz. Mevlana bunu asırlarca önce fark etmiş, bazen şüphenin insanı gerçeğe ulaştıracak yollardan biri olacağını savunmuştur.
Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat kendisidir. Fert ve toplum olarak hayatı sürdürmenin canını teşkil etmektedir. Ona göre, değişime uğramayan bir eğitim, fert ve toplumları yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir ve karanlıklara gömer. Onun içindir ki Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin bir benzerini eğitimin insan hayatında meydana getireceğini ısrarla savunmaktadır diyen Doğan, Mevlana’yı anlatmak zor iştir ifadelerini kullandı.
Konferans sonunda Süleyman Doğan, “Mevlana’dan Pedagojik Anlatım ”adlı kitabını öğrencilere imzaladı.