AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin kuruluşunun 14. yıl dönümü dolayısıyla parti genel merkezinde düzenlenen toplantıya katıldı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti hareketi, mekanın ruhundan hareket etmiş, zamanın ruhuna dayanmış en önemlisi de milletin vicdanına hitap etmiş, vakti gelmiş bir siyasi hareketin 14 Ağustos 2001'de harekete geçmiş halidir" dedi.
Toplantıda partinin Halkla İlişkiler Genel Başkanlığının hazırladığı, AK Parti'nin 14 yıllık sürecini anlatan sinevizyon gösterisi yapıldı.
Sinevizyon gösteriminin ardından kürsüye gelen Davutoğlu, 14.yıl anma toplantısı konuşmasına, son operasyonlar da dahil olmak üzere ülkenin birliği, milletin huzuru için şehit düşen bütün şehitler ile AK Parti'de görev almış dava arkadaşlarından hayatını kaybedenlere Fatiha okumaya davet ederek başladı.
Tarihi akışta vakti gelmiş bir fikir ve yola çıkmış bir siyasi hareket kadar güçlü, değişimci bir hareket olamayacağına işaret eden Davutoğlu, "Vakti gelmiş bir fikrin temel esası, vakti gelmiş bir siyasetin temel dayanağı mekanın yani coğrafyanın ruhuna, zamanın yani tarihin ruhuna ve milletin ruhuna ve vicdanına hitap etme kabiliyetidir" diye konuştu.
ZAMANIN RUHU
Davutoğlu şöyle devam etti:"Fikirler ve siyasi hareketlerin eğer o vicdanın ruhundan hareket etmişlerse, eğer zamanın ruhunu baz almışlarsa ve temsil ettikleri, hitap ettikleri milletle konuşma erdemini göstermişlerse o hareketleri durdurma, sendeletme, yavaşlatma imkanı yoktur. AK Parti hareketi mekanın ruhundan hareket etmiş, zamanın ruhuna dayanmış en önemlisi de milletin vicdanına hitap etmiş vakti gelmiş bir siyasi hareketin 14 Ağustos 2001'de harekete geçmiş halidir."
2001’DEN 2015’E
2001'de bir grup dava adamının, bir grup erdemli insanın, bir grup vicdanlı adamın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yola çıktıklarına dikkati çeken Davutoğlu, "Bu yol meşakkatli bir yoldu ama kutlu bir yoldu. Bu yol birçok insanın hayalinde gönlünde büyüttüğü irfanın, erdemin, hikmetin yoluydu. Önlerinde büyük engel vardı" diye konuştu.
Bir açıdan bakıldığında AK Parti'nin 14 yıllık geçmişiyle yeni bir siyasi hareket olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Ama bir açıdan bakıldığında da çölleşmiş bir siyasi ortam içinde, yer altından fevç fevç (akın akın) gelen bir yeraltı nehri gibi vakti ve zamanın ruhunda tarih sahnesinde yer yüzüne çıkan çok köklü bir tarihi damarın o gün 14 Ağustos 2001'de hareket geçmiş halidir" ifadelerini kullandı.
AK PARTİ'NİN DAYANDIĞI FELSEFE
"AK Parti'nin dayandığı felsefenin milletin kültürel damarlarında genlerinde yer etmiş temel değerler itibariyle çok köklü bir harekettir" diyen Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siyasi partiler milletin vicdanın, beklentilerinden kopmuş iç çelişkileri ile tam anlamıyla kendi bunalımını yaşıyordu. Ülke ekonomik kriz yaşıyordu. Çevremizde bugün olduğu gibi birçok ateş çemberi kendi doğası içinde Türkiye'ye tehdit eder hale gelmişti. 28 Şubat'ın o baskıcı karakteri demokratik hak ve özgürlüklerin alanını daraltmış, herkes nefes almak için bir sese, bir yüreğe ihtiyaç hissediyordu. Özgürlükler için nefes almak gerekiyordu. Milletin ayağa kalkması için nefes almak gerekiyordu. Ekonomimizin toparlanması için yeni bir nefese ihtiyaç vardı. 14 Ağustos 2001'de bu nefes, bu ses, bu yürek Afyonkarahisar'dan ses verdi, yükseltti sesini ve millete hitap etti."
"SADECE VE SADECE MİLLETİN DEDİĞİ OLDU"
AK Parti Kurucu Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Tam bir özgürlükler içinde sadece ve sadece milletin dediği olacak" şeklindeki sözlerine atıfta bulunan Davutoğlu, "Ondan sonra da sadece milletin dediği oldu. Bu çölleşmiş siyaset hareketi bir anda hareketlendi. Atalete düşmüş kadrolar yeni bir heyecanla yola çıktılar, Anadolu ve Rumeli nehirleri daha bir coşkuyla akmaya başladı. Anadolu'dan ve Rumeli'den esen rüzgarlar sadece güzel bir esinti değil özgürlük havası da getirdi. Erciyes, Ilgaz daha dik başını semaya doğru uzattı. Dicle, Fırat, Sakarya coşkun bir şekilde bu nefese, bu yüreğe uydu" diye konuştu.
AK Parti kadrolarının 14 yılda hiçbir zaman Anadolu'nun ve Rumeli'nin ruhundan, zamanın ruhundan ve milletin vicdanından kopmadığına dikkati çeken Davutoğlu şöyle devam etti: "Çünkü AK Parti hareketi milletin ta kendisidir. O günden bu güne dört genel seçim, üç mahalli seçim 7 seçimi birinci parti olarak büyük zaferlerle kapattı. Bu parti kendi içinden iki cumhurbaşkanı, üç başbakan 5 Meclis başkanı çıkardı. O günden bu güne milleti temsil eden kadrolara rağmen hiç kimse hareket edemedi, bu kadrolara rağmen harekete çıkıpda vesayet sistemi kurmak isteyenler karşılarında dimdik, tek yürek, tek yumruk halinde AK Parti kadrolarını buldu ve bulacak."
Partililerden geçmişe dönük muhasebe yapmalarını isteyen Başbakan Davutoğlu, "Zamanı gelmiş bir hareketin, zamanı gelmiş bir fikrin asırlarca beslenen ve asırlarca bütün bir aleme adalet, özgürlük şiarı olarak bir erdem hareketinin mekanı olmuş Anadolu 2001'de yeni bir yükselişe hazırlanıyordu. 14 yıl...14 yıla geriye dönüp baktığımızda her birimizin tekrar tekrar muhasebe yapmasını rica ediyorum. Çok büyük engelleri aştığımızı biliyoruz. Nelerle karşılaşmadık ki, darbe teşebbüsleriyle, vesayetlerle, e-muhtıralarla, parti kapatmalarıyla, kapatma davalarıyla, 17-25 Aralık komplolarıyla, gezi provokasyonlarıyla, 6-7 Ekim olaylarıyla... Ama bu 14 yıl içinde tarih şahittir ki, bu provokasyonlar, bu vesayet çabaları bizim hızımızı kesemedi. Çünkü biz bu toprağın çocuklarıyız. Çünkü biz bu toprağa 1071'de atılan tohumların bugün fidanlarıyız. Çünkü biz Sögüt'te atılan cihan devletinin bugünkü sözleriyiz. Çünkü biz Çanakkale'de dökülen her kanın bugünkü fatihleri, İstiklal Savaşı'na giren her istiklal kahramanın bugünkü sözcüleriyiz" diye konuştu.
"AK PARTİ KÖKLÜ BİR DAVANIN BUGÜNKÜ ADIDIR"
"AK Parti hareketi yeni bir harekettir, yeni bir nefestir, yeni bir soluktur ama aynı zamanda köklü bir harekettir, köklü bir davanın bugünkü adıdır" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Hepimiz bununla onur duyuyoruz. Bu hareket çok sağlam temellere dayanıyor. Aslına başlarken, daha siyasi partiye haline dönüşmemişken Sayın Cumhurbaşkanımız ilk bu hareketin kritiğini yapmak istediğinde, herkese yeni bir yolun açılmakta olduğunu gösterdiğinde etrafındaki dava arkadaşlarıyla birlikte bir hareket verilebilecek en güzel ismi vermiştir. Erdemliler hareketi. Bu hareket bir erdemliler hareketidir. 14 yıl erdemin, hikmetin, irfanın, adaletin peşinde olduk, onun savunucusu olduk ve inşallah ömür verirse hayatımız boyunca ama bu hareket bundan sonra da 14 asır geçse de tekrar hep aynı hikmetin yolcularıyız" değerlendirmesinde bulundu.
Her zaman muhasebe yapacaklarını ve hiçbir zaman kibre kapılmayacaklarını belirten Davutoğlu, "Hiçbir zaman akıbetimizden emin olmayız. Her an imtihan edileceğimizi bilir, her an imtihana hazır son nefesini verirken Hakkın huzuruna hiç kimsenin kul hakkı üzerimizde olmaksızın varmak üzere hazır niyazda bekleriz ve bunu vuslat kabul görürüz, Şeb-i Aruz olarak görürüz Hazreti Mevlana'nın dediği gibi" dedi.
"İşte onun için bu ilkeleri bu muhasebeyi bir kez daha sizlerle yapmak ve önümüzdeki dönemle ilgili temel yaklaşımımızı sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Davutoğlu AK Parti Kurucu Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos 2001'de parti kuruluşunda yaptığı konuşmadaki beş kurucu ilkeyi anımsattı.
AK PARTİ'NİN 5 KURUCU İLKESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın erdemliler hareketinin beş kurucu ilkesini o gün konuşmasının içine derç ederek ifade ettiğini söyleyen Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:"Şöyle demişti kurucu Genel Başkanımız, 'Bugün Türk Siyaset Tarihi’ne, lider oligarşisinin çöktüğü, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir liderlik anlayışının yerleştiği gün olarak tarihe geçecek.' Yani hareketimizin temeli ortak akıldır. Hep beraber ortak aklın sözcüsü olmaya devam edeceğiz.
Yine kurucu Genel Başkanımız şöyle ifade ediyor, 'Bugün Türk siyasi tarihine parti içi demokrasi geleneğine yalnızca bir temenni olarak değil, aynı zamanda bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları için de egemen olduğu gün olarak geçecek.' Yani yeni bir zihniyet, ortak bir özgür düşünce ortamı.
Yine şöyle diyordu o gün Kurucu Genel Başkanımız, 'Bugün Türk siyaset tarihine her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecektir.' Yani ortak ahlak hareketi, ortak vicdan hareketi.
Yine aynı konuşmada, 'Bugün siyaset tarihine koltuğa değil hizmete sevdalıların kurduğu AK Parti iktidarının kurulduğu gün olarak geçecek, kutlu olsun.' Yani ortak vizyon, ortak hizmet hareketi.
Yine o konuşmanın sonunda şu şekilde noktalıyordu, 'Ve bugünden sonra Türk siyasetinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, buna inanın.' Evet 14 Ağustos 2001'den bu yana AK Parti'nin mevcudiyetiyle hiçbir şey eskisi gibi olmadı, bundan sonra da olmayacak."
"AK PARTİ BİR ORTAK AKIL HAREKETİDİR"
AK Parti'nin vakti gelmiş fikrin ortaya çıkması olduğunu belirten Davutoğlu, "Bir fikre ihtiyaç vardı, bir siyasi harekete ihtiyaç vardı ve bunun ortak akıl, ortak zihniyet, ortak ahlak ve vicdan, ortak vizyon ortak irade şeklinde tarih sahnesine çıkmasına ihtiyaç vardı ve çıktı. O günden bu güne AK Parti bir ortak akıl hareketidir. Genişletilmiş il başkanları toplantımızda, grup toplantılarımızda her vesile istişare toplantılardan, MYK'dan MKYK'ya yaptığımız görüşmelerden Türk siyasi hayatına kendi iç istişare mekanizmalarını işleten ortak akıl hareketi olarak siyasi partimiz geçmiştir. Yine ortak zihniyet olarak özgürlükçülüğü, insanlık onurunu savunan bir yaklaşımla hem parti içinde hem siyasi hayatımızda özgür düşünceyi hep teşvik ettik, teşvik etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:"Yolsuzluklarla kıvranılan, Türk siyasetine güvenin bitmiş olduğu 2001 yılında Afyon'dan çıkan bu gür ses olarak çıktığını" dile getirerek, "Her türlü denetime açık, şeffaf bir siyaseti teklif ediyordu ve 3Y'ye yani yasaklara, yolsuzluklara ve yoksuzluğa karşı bir savaş ilan ediyordu. Hamdolsun o gün yasaklarla anılan Türkiye bugün özgürlüklerle anılıyor, o gün yolsuzluklara harcanan kaynaklar bugün millete hizmet yolunda harcanıyor. O gün 1,5 doların altında yaşayan günde yüzde 36'lık kitle, bugün böyle bir mahkumiyetten uzaklaşmış bir şekilde yoksulluk sınırlarının üzerine çıkmış şekilde yaşıyor."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İki ayı aşkın bir süre geçti, milletimiz şahittir. 7 Haziran sonrasında 'Türkiye'de kriz çıkacak' beklentisi içinde olanlar, birtakım kaos senaryolarını harekete geçirenler tam anlamıyla dumura uğradılar. O günden bugüne birçok zorluklarla karşı karşıya kaldık ama meşruiyet çizgisinden ayrılmadık, kopmadık. Hiçbir şekilde ülkede bir saniye dahi yönetim boşluğuna izin vermedik" dedi.
Davutoğlu, AK Parti'nin 14'üncü kuruluş yıl dönümü dolayısıyla parti genel merkezinde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin bir ortak akıl, ahlak, vicdan ve irade hareketi olduğunu belirterek, bu hareketin en kararlı şekilde sürdürüleceğini söyledi.
AK Parti'nin 14 yıllık geçmişinde "insan hak ve özgürlüklerinin, insan onurunun, vatandaşlar arasında hiçbir ayrımcılığa izin vermeyen eşit vatandaşlık ilkesinin, adaletin sözcüsü olduğunu, önüne çıkan engelleri birer birer geçtiğini" anlatan Davutoğlu, "3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde üzerine kara bulutlar çökmüş olan bir ülkeyi dünyanın yıldızı haline getirdik. 2002'de toplumun her kesimine egemen olan yasakçı zihniyet karşısına bugün herkesin istediği gibi giyindiği, istediği gibi düşündüğü, istediği dil ve lehçede konuştuğu, istediği şekilde fikirlerini ifade ettiği özgür bir Türkiye doğmuşsa bunda 14 Ağustos 2001'de yakılan yeni özgürlükçü meşalenin temel payı vardır ve bu özgürlükçü meşale yoluna devam edecektir" diye konuştu.
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
Davutoğlu, 7 Haziran genel seçimleriyle yeni bir siyasi tablonun ortaya çıktığına işaret ederek, şöyle devam etti:"Her zaman milli iradeyi savunmuş olan, her zaman milletin dediğini esas almış olan AK Parti hareketi 7 Haziran'dan sonra da milletin verdiği mesajı anlama konusunda hiçbir tereddüt göstermedi. Türkiye'de bundan böyle millet siyasetin arkasından gitmeyecek, siyaset milletin arkasından gidecek. Onun için biz, millete dönüp herhangi bir şekilde bir empozede veya 7 Haziran seçimlerinden dolayı bir sitemde bulunmadık. Çünkü AK Parti kadroları yola çıkarken kurucu genel başkanının ağzından; 'bundan böyle millet siyasetin arkasından gitmeyecek, siyaset milletin arkasından gidecek' denmişti. Milletimiz ne dediyse başımızın üzerindedir. Milletin sözünün üzerinde söz, milletin iradesinin üzerinde irade tanımadık, tanımıyoruz."
Seçimlerin ardından milletin AK Parti kadrolarına 3 önemli ödev, mesaj verdiğini ve bunun iyi okunması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Birincisi ben AK Parti iktidarlarının 14 yıl içinde yaptığı hizmetlerden memnunum ve AK Parti iktidarının hakkını veriyorum, AK Parti'yi en büyük parti olarak tekrar görevlendiriyorum. Biz ilk girdiğimiz seçimde yüzde 34,5 oy ile 363 milletvekili çıkarmıştık, bu sefer yüzde 41 oy ama millet şunu da dedi; 'sana diğer partilerle karşılaştırdığımda en geniş yetkiyle hükümet sorumluluğunu veriyorum ama tek başına değil. Bu ülkenin geleceğini, istiklalini, istikbalini yine en iyi şekilde senin temsil edeceğine inanıyorum.' Öncelikli vazifemiz ülkemizde bir yönetim boşluğunun çıkmaması ve meşruiyet zemini içinde Türk siyasetinin doğru bir hat ile bütün sorunları çözebilecek kabiliyetinin kaybolmamasıydı" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran sonrasında Türkiye'de kriz beklentisi içinde olanların, bir takım kaos senaryolarını harekete geçirenlerin tam anlamıyla dumura uğradığını ifade ederek, seçimlerin ardından birçok zorluklarla karşı karşıya kalındığını ama meşruiyet çizgisinden kopmadıklarını, Türkiye'de bir saniye dahi olsun yönetim boşluğuna izin vermediklerini söyledi.
"AK PARTİ HAK ETTİĞİ TBMM BAŞKANLIĞINI BİR KEZ DAHA ALDI"
Seçimlerin hemen ardından sistemi işleterek TBMM başkanlığı seçimlerine geçildiğini anımsatan Davutoğlu, "7 Haziran akşamı seçim zaferi sarhoşluğu içinde kendilerince sadece AK Parti'yi engellemiş olan, dolayısıyla seçim sarhoşluğu içinde olan blokun iddiaları Meclis Başkanlığı seçimiyle sona erdirildi ve meşruiyet çizgisinden hiç sapmayan, duruşundan hiç taviz vermeyen AK Parti, hak ettiği TBMM Başkanlığını bir kez daha aldı" dedi.
"Farklı senaryolar üretenlerin, AK Parti'nin yan yollara sapacağını düşünenlerin ve Meclis Başkanlığının koalisyon hesapları için tartışmaya açılacağını düşünenlerin olduğunu" dile getiren Davutoğlu, "Ama biz meşruiyet ne gerektiriyorsa onu yaptık, neticeyi aldık. 7 Haziran seçimleri sonrasında puslu havayı seven şer odakları harekete geçtiler ve Türkiye'yi bir kriz sarmalına, terör sarmalına sokabilmek, ülkemizi etrafımızdaki ateş çemberinin parçası haline getirebilmek için harekete geçtiler. Seçim meydanlarında barıştan ve özgürlükten, demokrasiden bahsedenler bir baktınız PKK terörünün arkasında durdular ve 'sırtımızı PKK'ya dayıyoruz' diye mesajlar verdiler" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, Türkiye'yi kaosa, krize sokmak isteyen çevrelerin eş zamanlı olarak harekete geçtiğini, 20 Temmuz'da DEAŞ terör örgütünün Suruç'taki saldırısında 32 vatandaşı katletmesini, terör örgütü PKK'nın Adıyaman'da bir askeri şehit etmesini ve terör örgütü DHKP-C'nin de cenazeleri bahane ederek silahlı gösteriler yapmasını anımsattı. Davutoğlu, "Bir karar aşamasına gelmiştik. Başka birileri iktidarda olsaydı, 'şu anda hükümet kurma çalışmaları yapıyoruz, biraz bekleyelim' diyebilirdi. Belki başka birileri iktidarda olsaydı geçici siyasi hesaplarla 'bir risk almayalım' diyebilirlerdi ama bizim 14 Ağustos 2001'de ortaya koyduğumuz ilke açıktı. Yine o gün kurucu genel başkanımızın konuşmasından atıfla söylüyorum; gerekirse kendimiz bedel ödeyeceğiz ama millete bedel ödetmeyeceğiz. Davaya ve ilkelere sadakat budur, bu bizim temel şiarımızdır" ifadelerini kullandı.
"MİLLETE BEDEL ÖDETMEYİZ"
"AK Parti kadroları ayaktaysa millet merak etmesin. Her bedeli öderiz ama millete bedel ödetmeyiz" diyen AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, şöyle devam etti:"Mademki eş zamanlı tehdit vardı, biz de eş zamanlı olarak bu tehditlere hak ettiği cevabı verdik. 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece bizzat koordine ettiğim güvenlik zirvesini müteakip Türk Hava Kuvvetleri uçakları Suriye'de vatandaşlarımızı katleden ve askerimiz şehit eden DEAŞ mevzilerine karşı çok etkin bir harekatta bulundu, sınırlarımıza yakın bütün DEAŞ barınakları, sığınakları yerle bir edildi. 24 Temmuz'u 25 Temmuz'a bağlayan gece ise yine Türk Hava Kuvvetleri bu kez Kuzey Irak'ta 2 polisimizi uyurken şehit eden ve birçok yerde sakallı gördüğü vatandaşları bile öldürme cüretine giderek sivil bir çatışma çıkarmak isteyen PKK mevzilerine karşı da aynı kararlılıkla, etkinlikle harekete geçti ve PKK'nın bilinen bütün barınakları, karargahları, sığınakları yerle bir edildi. Son 30 yılın en etkin operasyonları yapıldı, bundan emin olmanızı isterim. Bana ilk güvenlik toplantısında zikredilen, harita üzerinde tek tek gösterilen, görüntülerle 'hedefler şurasıdır Sayın Başbakanımız' diyerek istihbarat birimlerimizin ve silahlı kuvvetlerimizin gösterdiği bütün hedefler hak ettiği muameleyi gördü. Bir daha o hedeflerden Türkiye'ye saldırı yapılamayacak hale getirildi. Yine eş zamanlı olarak bütün şehirlerimizde DEAŞ'ın, DHKP-C'nin ve PKK'nın şehir unsurları ve muhtemel terör odaklarına karşı da emniyet birimlerimiz gerekli müdahalede bulundu."
Davutoğlu, gelecek nesillerin bedel ödememesi için bugün gerekli tedbirleri almak durumunda olduklarını belirterek, 27 Ağustos 2014 tarihindeki AK Parti Olağanüstü Kongresinde dönemin AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine görevi tevdi ederken "Çözüm Süreci benim en önemli projemdir, buna sahip çıkın" dediğini anımsattı. Çözüm Süreci'ni milli birliğin, kardeşliğin bir teminatı olarak gördüklerini, kendisinin de o gün cevabi konuşmasında Çözüm Süreci'ne olan sadakatini vurguladığını ve Türkiye'de etnik ve mezhebi ayrımcılığa karşı her türlü tedbiri alacaklarını, milli birlik ve kardeşlik projesi olarak gördükleri Çözüm Süreci'nin gereğini yapacaklarını söylediğini hatırlatarak, şöyle konuştu:"Bizim tarafımızda hiçbir zaman irade eksikliği ve boşluğu olmadı, gereken her adım gerektiği zamanda atıldı ama birileri Suriye'deki gelişmelerden ümitlenerek, heveslenerek, birileri yurt dışından kulaklarına fısıldanan bazı senaryolara güvenerek, birileri sırtını terör örgütlerine bağlayarak bazı hesapsız oyunlara kalkıştılar. Çözüm Sürecini istismar ederek Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan halkımıza her türlü baskıyı yapma cüretine yöneldiler. 2013 Mayısı'nda çekilmesi gereken silahlı terör örgütleri varlıklarını artırmaya çalıştı ama 7 Haziran'dan sonra siyasi tablonun kendilerince bir başarı ölçütü olarak görülmesinden hareketle açık bir kalkışma çağrısında bulundular.
Ben, 9 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanımızdan görevi aldıktan 2 gün sonra 11 Temmuz'da isyana teşvik mesajları, silahlanma mesajları atıldı ve 20 Temmuz'dan itibaren de Türkiye'yi kaosa götürecek bir düğmeye basıldığında hak ettikleri cevabı aldılar. Artık bir yol ayrımındalar. Şu görüldü; Türkiye'yi kana bulamak isteyenler, Türkiye'yi kötü bir kriz kıskacına, terör kıskacına almak isteyenler başarılı olamayacaklar. Başarılı olamamalarının sebebi sadece çok etkin güvenlik tedbirlerimiz değil, bu topraklarda mayaladığımız kardeşlik mayasının sonucudur."
ERKEN SEÇİM
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir erken seçime gitme zarureti, Sayın Kılıçdaroğlu ile yürüttüğümüz müzakerelerde ortak bir zemin bulunamamasından ve Sayın Bahçeli'nin şu ana kadar ki ifadelerinden kaynaklanmıştır. Ama cümle alem de bilir ki bizi en mutlu kılacak şey, halkımızla buluşmak üzere meydanlara çıkmaktır. 81 vilayeti bu sene dolaştık yorulmadık. Bir daha dolaşmak gerekirse bir daha dolaşırız, bir an dahi yorgunluk hissetmeyiz" dedi.
SEÇİM DEMEK MİLLİ İRADE DEMEK
Erken seçim tartışmalarına değinen Davutoğlu, "Seçim demek milli irade demek, milli irade tecelli ettiğinde herkes susar" ifadesini kullandı.
O milli iradeye saygıları nedeniyle 7 Haziran'dan bu yana "Gece gündüz çalışıp bir formülle (hükümet kurma) bu ödevi yapabilir miyiz" çabasında olduklarını aktaran Davutoğlu, şimdi de aynı çabayı sürdüreceklerini kaydetti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşme imkanları olursa, aynı tavrı sürdüreceğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:"Ama bilinsin ki bir kez daha zikrediyorum, karşılıklı anlayış içinde hep beraber bu ağır sorumluluğu üstlenmek durumundayız. Ama sürekli bize dönük olarak, 'şunu veya bunu yapması lazım. Şöyle yapılmazı lazım' daha konuşmadan zikredilirse, hele hele Türkiye bu kadar yoğun şartlar altında biz bir taraftan gündüz, bakınız halkımın bunu da görmesini isterim; biz gündüz hükümet çalışması yaptık, gece boyunca ben bakan arkadaşlarımla, güvenlik şartlarının hangi şartlarda olduğunu gözetmek amacıyla kriz yönetimi yaptık. Gece ve gündüz tanımadık. 'Nasıl olsa hükümet kurma çalışmaları sürüyor, güvenliği bürokrasi yürütsün' demedik. Bir taraftan da devlet geleneği içinde YAŞ toplantılarıyla, şimdi de devir teslim törenleriyle meşgulüz. Her saniyemizi doldurarak, herhangi bir surda gedik açılmaması için çaba sarf ediyoruz."
"Ümit ediyorum ki bu çağrılarımız karşılıksız kalmaz" diyen Başbakan Davutoğlu, "Bir erken seçime gitme zarureti, Sayın Kılıçdaroğlu ile yürüttüğümüz müzakerelerde ortak bir zemin bulunamamasından ve Sayın Bahçeli'nin şu ana kadar ki ifadelerinden kaynaklanmıştır. Ama cümle alem de bilir ki bizi en mutlu kılacak şey, halkımızla buluşmak üzere meydanlara çıkmaktır. 81 vilayeti bu sene dolaştık yorulmadık. Bir daha dolaşmak gerekirse bir daha dolaşırız, bir an dahi yorgunluk hissetmeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
"ÜÇ MESAJIN ALTINI ÇİZMEK İSTERİM..."
Üç mesajın doğru anlaşılması için bir kez daha altını çizmek istediğini belirten Davutoğlu, bunlardan birincisinin 78 milyon vatandaşa yönelik mesajı olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Siz, 7 Haziran'da oyunuzu kullandınız, görevi bize tevdi ettiniz. Kim ne derse desin kim ne yaparsa yapsın, bilinsin ki biz bu göreve müdrikiz, bu görevin sorumluluğunu, getirdiği ağır yükün farkındayız ve gereğini yapacağız. Yine biliniz ki bütün bu süreç devam ederken, ister yeni bir hükümet oluşumu isterse erken seçim, hangi opsiyon masada olursa olsun üzerimizdeki hükümet etme sorumluluğundan bir an dahi feragat ve ihmal göstermeyeceğiz. Bu can bu bedendeyken ve hala nefes alıp veriyorken, üzerimizde hükümet etme sorumluluğu varken her türlü tedbiri alırız, tekrar 14 Ağustos 2001'de Sayın Cumhurbaşkanımızın sözüne dönerek söylüyorum; her türlü bedeli öderiz, millete bedel ödetmeyiz. Ceylanpınar'da iki kardeşimizin şehit edildiği mekanda, emniyet müdürlüğünde geçtiğimiz hafta oradan belediyeye yürürken 2 kilometrelik yolda, oradaki vatandaşlarımızın kimisi Kürt, kimisi Arap, kimisi Türk, nasıl bir muhabbetle bize sarıldıklarını, bizi karşıladıklarını hiç unutmam. İşte biz o mayanın temsilcileriyiz, DEAŞ'ın şehit ettiği o yiğit insanın Yalçın Nane'nin, o mübarek eşinin gözünden tek bir damla yaş dökülmeden bizi karşılaması, bizi misafir etmesi ve yiğitçe 'inşallah doğacak evladım da vatan için hizmet eder' demesi gözümüzün önünden hiç gitmez."
DUYGULU ANLAR YAŞADI
Gece gündüz çalışsalar da yorulmayacaklarını ifade eden Davutoğlu, "Ama bir şehit annesini ve babasını arayıp telefonda onun sesini duyduğumuzda işte o an her şey durur. Allah acılar yaşatmasın" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının bu bölümünde duygulandığı gözlendi.
Ahmet Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:"Şunu gururla ifade ediyorum, şehit verdiğimiz bu kadar kardeşimizin annesini, babasını, eşini, kardeşini aradım. Bir kişi dahi sitemkar, ne Rabbimize ne de bize sitemkar konuşmadı. Bu ne aziz millet, bu ne yüce yürekli millet ki evladını şehitlik mertebesine gönderirken aynı vakarı sürdürür. Ben buradan şehit annelerimizin ve babalarımızın ellerini öpüyorum. Şehit eşlerini, şehitlerimizin mübarek emaneti olarak her zaman bağrımıza basıyoruz. Söylediğim gibi Yalçın Nane'nin oğlu artık Türkiye'nin evladıdır, bütün o şehitlerin evlatları hepimizin evladıdır ve onların istikbali için ne gerekiyorsa yapacağız ama bir an dahi bu ülkeyi kaosa sokmayacağız. Başta söyledim; bazıları, şer odakları, çakallar puslu havayı severler. 7 Haziran'dan sonra puslu havayı seven çok çakal çıktı meydana ama Anadolu, Rumeli onlara haddini bildirecek kadın ve erkek yiğitlerle dolu. Hadlerini gerektiğinde her yerde bildireceğiz, inşallah ama onların istediği, özlediği kaosa, krize izin vermeyeceğiz. Halkımız emin olsun, rahat uyusun, Türkiye'nin huzuru ve sükunu için onlar için AK Parti kadroları var, uykusuz kalan kadrolar var, emeğini, terini, bütün mevcudiyetini bu davaya adamış AK Parti kadroları var."
İkinci çağrısının siyasi parti liderlerine olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Gelin 7 Haziran'ı herkes kendi perspektifinden okumasın. Herkes kendi sorumluluğunun farkında olsun. Herkes kendi muhasebesini yapsın. Yüzde 41 oy almış, 1960'dan bu yana en fazla 4. oyu almış bir seçimden sonra, bu seçimi kazanmış bir partinin genel başkanı olarak dava arkadaşlarımla iç muhasebe yapma ihtiyacından bahsediyorum. Sizler yüzde 25 aldıysanız, yüzde 16 aldıysanız, yüzde 13 aldıysanız biraz da iç muhasebenize bakın. Hepimiz bu ağır sorumluluğun gereğini yapmak yönünde adım atmadıkça Türkiye'nin bu ağır şartlar içinde birliğini beraberliğini koruma erdemini gösteremeyiz" diye konuştu.
"KİMSENİN BİZİ ALDATMASINA İZİN VERMEYİZ"
Bütün siyasi partilere, liderlere çağrısı bulunduğunu ifade eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Siyasi nezaket kuralları içinde iletişimimizi sürdürelim. Sorumluluğumuzun farkında olalım. Birbirimize ödev vermek yerine, herkes kendi ödevini doğru dürüst yapsın, milletin huzuruna öyle gitsin. Biz yaptık ve gitmeye hazırız" dedi.
Vakar içinde konuşulması gerektiğini aktaran Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir ülkenin ortak kaderini konuşurken, kendimizin ve partimizin çıkarı üzerinde bir demogojiye girmeyelim. Gerçekten yüz yıllık hesapların görüldüğü şu günlerde, Osmanlı Devleti'ni tasfiye eden güçlerin bölgedeki o şartlarda doğmuş devletleri de tasfiye ettiği şu günlerde, birilerinin bütün Ortadoğu'yu, Balkanlar'ı, Kafkaslar'ı, Orta Asya'yı bir ortak vicdan etrafında birleştirmesine ihtiyaç var. Onun için biliyoruz, yaptığımız 7 seçimde, 4 genel seçim, 3 mahalli seçim ve referandumda, sadece Türkiye'deki vatandaşlarımız değil, Bosna'daki kardeşlerimiz, Balkanlar'daki kardeşlerimiz, Orta Asya'daki, Ortadoğu'daki kardeşlerimiz de bizlere dua ettiler. Hep beraber bu ağır sorumluluğu yüklenmenin, erdemini göstermek durumundayız. Bütün siyasi parti liderlerine, bu anlamda ellerinde bir çözüm önerisi varsa masaya koysunlar. Teklif ettikleri bir şey varsa, bunları görüşmeye hazırız. Ama bunları göz hizasıyla görüşürüz. Kimsenin tepeden bir bakışla bize mütekebbir bir dil kullanmasına da izin vermeyiz. Yine 14 yıldır, Sayın Cumhurbaşkanımız sık sık zikrettiği, 'ne aldatırız, ne de aldatılan' oluruz. Kimseyi aldatmaya kalkışmadık 7 Haziran'dan bu yana. Bilinsin ki kimsenin bizi aldatmasına da izin vermeyiz."
"YENİ BİR YOLCULUĞA ÇIKIYORUZ"
Tüm AK Parti teşkilatlarına da mesajını ileten Davutoğlu, "Sizler 14 yıllık mücadelede, 14 yıllık mirasta büyük tecrübe birikimi edinmiş, bu milletin omurgasını teşkil etmiş kadrolarsınız. Sadece bugün görev almış AK Parti kadrolarına değil, 14 Ağustos 2001'den bu yana, 14 yıl içinde görev almış bütün mahalli temsilcilerimize, bütün ilçe ve il teşkilatlarımıza, belediye başkanlarımıza, gençlik kolları başkanlarımıza, kadın kolları başkanlarımıza, teşkilatımızın her kademesinde görev almış bütün kardeşlerime ama en önemlisi de kurucular kuruluna bir kez daha burada teşekkürlerimi, takdirlerimi, minnetlerimi ifade ediyorum. Onların çabaları, gayretleri olmamış olsaydı biz bugün, bu salonda Türkiye'nin en büyük partisi olarak konuşma imkanına sahip kalmazdık" ifadesini kullandı.
Geçmişte görev almış bütün bu kadrolara çağrı yapan Başbakan Davutoğlu, "Gelin, gün bugündür. Geçmişte il başkanıysanız, il başkanlığınız devam ediyor gibi, geçmişte gençlik kolları başkanıysanız, gençlik kolları başkanlığınız devam ediyor gibi, kadın kolları başkanıysanız, kadın kolları başkanlığınız devam ediyor gibi yola çıkalım, hep beraber omuz omuza, yeniden milli irade diyelim, yeniden milli irade yolculuğu diyelim inşallah" dedi.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Artık şu andan itibaren, 14 Ağustos 2001'den bu yana teşkilatımızda görev almış kim varsa, milletvekilliği yapmış bütün kardeşlerimiz, gençlik kolları, kadın kollarında görev almış kimlerse, üyelerimiz, herkes, yeni bir yolculuğa çıkmanın vaktinin geldiğini anlamalıdırlar. Yeni bir yolculuğa çıkıyoruz ama sadece var olan kadrolarımızla değil, 14 Ağustos 2001'den bu yana omuz omuza durmuş bütün AK Parti kadrolarıyla yeni bir kutlu yürüyüşe çıkıyoruz Allah'ın izniyle.
Nereye gitmişsem son bir ay içinde, Gaziantep'te son ziyaretimde, Ceylanpınar'da da hem şehitlerimize beraber üzülüyoruz, bir taraftan oradaki kardeşlerimiz 'Aman Sayın Başbakanım tekrar seçim istiyoruz, sandık istiyoruz' diye halk ses veriyordu. İşte sandığın yolu görünmeye başladı. Madem ki bu kadar istiyor AK Parti kadroları, inşallah milli iradenin sesini en gür şekilde yükseltmeye herkes hazır olsun. 14 Ağustos 2001, kutlu bir yürüyüşün başlangıcıydı. 14 Ağustos 2015 bu kutlu yürüyüşün yeni bir aşamada çok daha güçlü bir menzile yürüdüğü tarih olacak. Allah yolumuzu hayır eylesin, menzilimizi hayır eylesin, akıbetimizi hayır eylesin."