Şentop Kudüs Platformuna seslendi

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Kudüs meselesinin bir şarkı, bir türkü sözü, bir slogan olmadığını, bunu pratiğe dökecek, reel hayata aktaracak, kalıcı, etkili, tutarlı adımların atılması gerektiğini söyledi.

TBMM himayelerinde, Ümmetin Temsilcileri Vakfı (UTEV) tarafından "Kudüs Kırmızı Çizgimizdir" başlığıyla "Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 4. Konferansı" Ankara'da düzenlendi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın, "Bağımsız ve özgür bir Filistin olmadan bağımsız ve özgür bir Afrika olamaz." sözünü anımsatarak "Türkiye Cumhuriyeti, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Kudüs davasını, Filistin meselesini en iyi anlayan ve anlatan, bunu büyük bir kararlılık, tavır ve duruşla ortaya koyan bir ülke." diye konuştu.

Türkiye'nin, "başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin büyükelçiliklerini Kudüs'e taşımalarına" çok yoğun, etkili ve ağır bir tepki gösterdiğini vurgulayan TBMM Başkanı Şentop, şöyle devam etti:"Türkiye her zaman Kudüs'ün tarihi, dini, siyasi ve hukuki statüsünün değiştirilmesine karşı olacaktır, karşı duracaktır. Filistin davasında bizim tezimiz bellidir. Biz özgür ve bağımsız Filistin'i, 1967 sınırları içerisinde işgal altındaki topraklardan kurtarılmış vaziyette ve başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve özgür Filistin devletini her zaman destekliyoruz. Bundan yanayız ve sonuna kadar da desteğimizi yüksek sesle ifade edeceğiz."

Siyonizmin nihai hedefinin Kudüs olmadığını ifade eden Şentop, "Nil'den Fırat'a kadar o büyük İsrail projesinin sadece bir adımı, basamağıdır." ifadesini kullandı.

Dünya barışının Orta Doğu'daki barışa, Orta Doğu'daki barışın ise Kudüs meselesine dayandığını belirten Şentop, şunları kaydetti:"Kudüs meselesiyle ilgili yapacağımız bütün çalışmalarda dünyadaki değişim konusunu unutmadan, bu geniş perspektifi dikkate alarak hareket etmek mecburiyetindeyiz. Onun için Cumhurbaşkanımız, 'Kudüs kırmızı çizgimiz' derken aynı zamanda 'Dünya 5'ten büyüktür' diyor. Niye? Çünkü bu düzen değişmedikçe bizim o kırmızı çizgimizi kamil manada muhafaza edebilmemiz, koruyabilmemiz mümkün değildir. Dünyada 2 milyara yaklaşan bir Müslüman nüfusu var ama birlikte hareket edemiyorlar. Bunu birçok noktada görüyoruz. Kudüs meselesi bir şarkı, bir türkü sözü, bir slogan değildir. Bunu pratiğe dökecek, reel hayata aktaracak, kalıcı, etkili, tutarlı adımlar atmak lazım. Ama atamıyoruz. Kudüs meselesinde mesafe almanın yolu önce bir araya gelmek ve ittihat içerisinde hareket etmektir."

Kudüs davasının, sadece İslam ülkeleri ve Müslümanların değil, insan haklarına inanan vicdan sahibi bütün insanların ve dünyanın bir meselesi olduğunu söyleyen Şentop, 9-10 Aralık'ta İstanbul'daki İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar Arası Birlik Toplantısı'nın ana gündem maddelerinden birinin Filistin meselesi olduğunun altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü:"Meclis başkanlarını bu toplantıya bekliyoruz mutlaka. Buradan kalıcı, somut ve etkili adımlarla ilgili kararlar almak, çıkarmak mecburiyetindeyiz. Sadece bazı uluslararası toplantıların kısa bir süre öncesinde bu konuyu hatırlayıp, gündeme getirmeye kalktığımız zaman başarısız oluyoruz, sonuç alamıyoruz. Ortaya bir fikir, bir ittihat ve bu fikirle ilgili yol haritası, strateji koymak mecburiyetimiz var. Ancak bunu yaptığımız takdirde muvaffak olabiliriz. Dünyada 2 milyar nüfusa sahip Müslümanların en temel meselesi bundan hiçbir şüphe duymuyorum. Bütün Müslümanların kalbinde Kudüs davası az veya çok vardır ve herkes samimiyetle bu davanın takibindedir. Ama bunu kuvveden fiile çıkartabilecek bir adımı atmakta zorlanıyoruz. Onun için samimiyetle bir araya gelmek mecburiyetindeyiz."

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu da Kıbrıslı Türklerin, belki de Filistin halkını en iyi anlayan halk olduğunu; şiddetin, savaşın, ata topraklarından sökülüp atılmanın, kendi yurdunda sürgünü yaşamanın ne demek olduğunu bildiklerini belirterek "İşte tam da bu sebepten bugün burada Filistin halkının yanındayız." diye konuştu.

"Kudüs, Filistin davasının bir parçası olduğu kadar, o haklı mücadelenin sembolü ve en kutsal noktalarından biridir. Tam da bu yüzden herkesin bilmesi ve kabul etmesi gerekir ki Kudüs, Filistin devletinin başkentidir." diyen Sennaroğlu, hiç kimsenin bu haksızlığın zamanla, oyalamayla, birtakım tek taraflı hareketlerle gündemden düşmesini, Müslüman dünyasının ve insanlığın bunu dert etmekten vazgeçmesini beklememesi gerektiğini dile getirdi.

Sennaroğlu "Bizlerin, Filistin halkına desteği her daim sürecek. Hakları iade edilinceye, mücadeleleri sonuç verinceye kadar yanlarında duracağız." dedi.

Kudüs'ün demografik yapısının zorla, hileyle değiştirilmeye çalışılmasının, Filistin halkının binlerce yıllık ata topraklarından sökülüp atılmasına karşı elden ne gerekiyorsa yapılması gerektiği ve bunun ahlaki ve insani bir sorumluluk olduğu değerlendirmesinde bulunan Sennaroğlu, şunları kaydetti:

"Kudüs herhangi bir yer, sıradan bir şehir, alelade bir mekan değildir. Kudüs binlerce yıllık tarihiyle insanlığın ortak hafızasıdır, İslam’ın ilk kıblesinin bulunduğu yer ve üç kutsal mescidinden biri olan Mescidi Aksa’nın mekanıdır. Kudüs bir din veya ulusun münhasır kontrol ve mülkiyet iddia edemeyeceği kadar insanlığın ortak mirasıdır."

Cibuti Meclis Başkanı Muhammed Ali Houmed, İslam dünyasının kırmızı çizgisi olan Kudüs'e yönelik ihlallerin İsrail tarafından gerçekleştirildiğini belirterek Filistin halkının bu ülkenin uyguladığı işgal ve şiddet eylemlerine maruz kaldığını anımsattı.

Başta Araplar olmak üzere İslam dünyasının Kudüs konusunda bir araya gelmesini ve İsrail'e "dur" demesini umduklarını, Kudüs için çok kan aktığını ve söylemlerde bulunduğunu dile getiren Houmed, söylemden eyleme geçilmesi ve sahaya gidilmesi gerektiğini dile getirdi.

Houmed, Kudüs'ün bir gün bağımsız olması için Allah'a dua ettiğini kaydederek İslam dünyasını Filistinlileri desteklemeye çağırdı.

Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani de Filistin ve Kudüs'ün, İslam dünyasının ortak derdi olduğunun altını çizerek Filistin denildiği zaman akıllara İsrail’in dozerlerle Filistin'de gerçekleştirdiği yıkım faaliyetlerinin, hayatını kaybeden Filistinlilerin geldiğine işaret etti.

El-Burkani, İsrail'in Birleşmiş Milletlerin kararlarını tanımadığına ve "despot bir şekilde" eylemlerini sürdürdüğüne dikkati çekerek bu bakış açısına İslam dünyasının birlikte "dur" demesinin gerektiğini vurguladı.

Müslüman ülkelerin sadece konuşma ve açıklama yaparak bir yere varamayacağına dikkati çeken el-Burkani, bu durumun, İsrail'e güç verdiği ve onu cesaretlendirdiği değerlendirmesinde bulundu.

El-Burkani, İsrail'in şiddet eylemlerine maruz kalan ve vatanları için mücadele eden Filistin halkına destek verilmesi çağrısında bulundu.