Genelkurmay Başkanlığı, “Yaşanmış Gerçek Bir Olay” başlığıyla yaptığı açıklamada, ünlü yönetmen Steven Spielberg’in "Er Ryan’ı Kurtarmak" adlı filminden de alıntı yaparak Başçavuş Volkan'ın başından geçenleri kamuoyu ile paylaştı. İşte o açıklama:
"ÖNCE DERİN BİR SESSİZLİK… SONRASI FİLM ŞERİDİ
İlk hissettiği şey derin bir sessizlikti. Çevresinde olan biten her şeyin bir anda anlamını yitirmesine sebep olan muazzam bir boşluk hissi… Hayatın aniden durduğu, her şeyin donduğu bir an. Kulaklarında müthiş bir çınlama. O anda çevrede bulunan her şeyden soyutlanma hali. Öyle hissetmişti kahraman Astsubay Başçavuş Volkan. Sanki bir anlığına her şeyden ve herkesten kopmuş, etrafında olan biteni konuyla ilgisiz üçüncü bir kişiymiş gibi, tekrar tekrar oynayan bir filmi izler gibi izlemişti.
Steven Spielberg’in epik savaş filmi “Er Ryan’ı Kurtarmak”ın daha ilk saniyesinde insanı çarpan müthiş bir sahne vardır. Film, çıkarma yapan bir birlik görüntüleriyle başlar ve daha ilk karede bir asker başlığından giren kör bir kurşunla hayatını kaybeder. Kahraman astsubayımız, Başçavuş Volkan’ın başına da aynı şey geliyor geçtiğimiz Eylül ayının son gününde. Tek farkla, terörle mücadele kapsamında icra edilen bir operasyonda hain bir terörist mermisi Başçavuş Volkan’ın kaskının önünden giriyor, onu şehadete taşımıyor ama kafa derisinin büyükçe bir parçasını sıyırıyor ve kaskın içine saplanıp kalıyor.
O anlarda, hayatının bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğini hatırlıyor genç astsubayımız Başçavuş Volkan. İlkokula başladığı günü, askerlik yemini ettiği anı, mezun olarak astsubay rütbelerini taktığı o görkemli mezuniyet törenini, bir tanecik annesini, gözyaşlarını saklamaya çalışan gururlu babasını… Hepsi tek tek gözünün önünden geçiyor… Öyle ya belki bir daha dönememek var, sevdiklerine bir kez daha sarılamamak var. Hayatının o andan itibaren tamamen değişme ihtimali var… Aldığı yaranın, yaşadıklarının ilk anda onda ne türlü izler bırakacağı o anda bilinemiyor ki. Çok şükür bütün bunların hiç biri olmuyor ve kahraman astsubayımız aldığı yaranın tedavisi sonrasında şu anda aslanlar gibi görevinin başında…
GÖREV AŞKI SINIR TANIMIYOR
Dilerseniz hikâyenin detaylarını bir araya getirmek için birkaç ay öncesine dönelim. Türkiye geçtiğimiz sonbaharın başlarında, maalesef o güne kadarki en üzücü terör saldırılarından birine maruz kalıyor ve ülke gündemi 06 Eylül 2015 tarihinde Hakkâri Dağlıca’dan gelen acı haber ile sarsılıyor. 16 vatan evladımız hain terör örgütü tarafından kurulan tuzak sonucu hunharca şehit ediliyor. Şehit edilen askerler arasında Tabur Komutanı Kurmay Yarbay İlker Çelikcan da bulunuyor. Gelecek vadeden bu genç komutan, askerlerinin önünde kahraman bir şekilde çarpışıyor ancak yoğun baskı ateşi altında, beraber görev yaptığı Mehmetçikler ile birlikte bu vatan uğruna şehit düşüyor.
Sonraki günlerde, acısı henüz taze bu olay silah arkadaşları tarafından unutulmuyor ve TSK tarafından Yarbay İlker Çelikcan’ın adının verildiği geniş çaplı bir operasyon düzenleniyor. Bu operasyona Yarbay Çelikcan ve kahraman silah arkadaşlarının sızısını yüreğinde taşıyan pek çok cesur ve kahraman askerimiz katılıyor. Bu kahraman askerlerimizden bir tanesi de Hava Personel Astsubay Başçavuş Volkan’dır.
Genç astsubayımız Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Konya’da bulunan 3’üncü Ana Jet Üssünde görevlidir. 29 Eylül-08 Ekim 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen Şehit P.Kur.Yb. İlker Çelikcan -1 operasyonunda, İkikara Mevkii-Rahmo Üs Bölgesi/Yüksekova’da bulunan 3’üncü P.Tüm.K.lığı emrine almış olduğu özel özel ihtisas eğitimi nedeniyle görevlendiriliyor.
2012 yılından beri özellikle Hakkâri bölgesinde birçok operasyonda başarılı bir şekilde görev yapan Astsubay Başçavuş Volkan, 29 Eylül 2015 tarihinde netleşen bu görev için tereddütsüz öne çıkıyor. Adeta her zaman arayıp da bulamadığı bir şeye kavuşmuş gibi heyecanlıdır. Gidilecek bölge çatışmaların yoğun yaşandığı, 15 yıldır terör örgütünün kurtarılmış bölge gibi gördüğü çok tehlikeli bir bölge olmasına rağmen yüreğindeki vatan aşkı hiçbir tereddüde mahal bırakmamıştır.
30 Eylül 2015 tarihinde saat 08.45 sularında Astsubay Başçavuş Volkan’ın da içinde bulunduğu mevzilere teröristler tarafından Doçka, havan, roketatar gibi ağır silahlarla ateş edilmeye başlanıyor, aradaki mesafe 30 metrelere kadar düşmüştür. Çatışmanın devam ettiği dakikalarda iki Jandarma Uzman Çavuş; biri kasık bölgesinden ve kolundan diğeri omuz bölgesinden yaralanmıştır. Yaralanan bu iki vatan evladının ateş altından uzaklaştırılmasına çalışılmış ancak, teröristlerin kullandığı ağır silahlardan dolayı bu konuda zorluklar yaşanmaktadır. Astsubay Başçavuş Volkan ise o anda içerisinde bulunduğu Jandarma Özel Harekât taburu ile birlikte, teröristlerin yerleştiği Doçka ve Keskin Nişancı Mevziini tespit ederek jet uçaklarımız tarafından nasıl bertaraf edilebileceklerinin planlarını yapmaya çalışmaktadır. Çünkü yaralı Uzman Çavuşları vakit kaybetmeksizin bölgeden uzaklaştırabilecek en pratik çözüm jetlerimizin teröristlerin silahlarını imha etmesidir. Bunun bilincinde olan Astsubay Başçavuş Volkan yoğun ateş altında siperden kafasını defalarca çıkararak öncelikle Doçka Mevziini tespit ediyor ve saat 10.00 sularında jet uçaklarından Yakın Hava Desteği isteğinde bulunuyor.
HAYATIN DURDUĞU AN
Tam da o dakikalarda belki de Astsubay Başçavuş Volkan’ın kaderi belirleniyor. Genç asker olağanüstü bir gayretle koordinat belirlemek ve gözetleme yapmak için tekrar kafasını kaldırdığında, bu sefer başında ani bir darbe hissediyor ve kafası sert bir şekilde geriye gidiyor. Kısa bir şoktan sonra Volkan ne olduğunu anladığında ilk hissettiği şey boynundaki ağrı, kaskındaki mermi deliği ve kafasındaki sıyrıktır. Kaskından vurulmuştur. Hain teröristlerce sıkılan kör bir mermi Astsubay Volkan’ı kaskından vurmuş ve kafa derisinden büyükçe bir parçayı kopararak kaskın içerisinde durmuştur.
YARALI ASTSUBAY GÖREVİNİ YARIDA BIRAKMIYOR
Özel eğitimli bu genç askerin uzun bir süreye ve belirli melekelerin kazanılmasına dayalı eğitimi işte tam da bu noktada devreye giriyor. Müthiş bir görev bilincine sahip kahramanımız yaralanmasına rağmen görevine kaldığı yerden devam ediyor ve jet uçaklarının hedeflerini imha etmelerini sağlıyor.
Teröristlerin kullandığı Doçkanın susturulmasından sonra taarruz helikopterleri bölgeye giriyor ve Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı ve İleri Muharebe Kontrolörü Tim Personelinin karşılık vermeye başlamasıyla birlikte, bölgede yığınak yapmış çok sayıda terörist ağır kayıplar veriyor ve sızma girişiminden vazgeçip geri çekiliyor.
Sonraki günlerde Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanı “Jandarma Özel Harekât Taburu sayenizde rahat etti, teröristler bir daha yaklaşmaya cesaret edemedi” diyerek kahraman astsubayımıza teşekkür ediyor.
GEMİYİ ÖNCE FARELER EN SON DA KAPTAN TERK EDER… GÖREV AŞKI DEVAM EDİYOR…
Genç astsubayımız bu görevden sonra kısa süreli bir tedavi görüyor ve bir hafta sonra yine kendi isteği üzerine, Lice / Yolçatı’da 15-19 Ekim 2015 tarihleri arasında Yedinci Kolordu Komutanlığı (Diyarbakır) tarafından icra edilen operasyona ve 03-07 Kasım 2015 tarihleri arasında icra edilen Dicle Kurşunlu Kırsalı Operasyonuna katılıyor. Başçavuş Volkan yine kendi isteği üzerine Aralık 2015 tarihinde vatan toprakları dışında icra edilen bir başka göreve katılıyor.
Çünkü denizcilik hikâyeleri okumaya meraklı bu kahraman vatan evladı çok iyi bilmektedir ki bir tehlike anında gemiyi önce fareler terk eder. Ancak gemi kaptanı biraz asaletinden, biraz da görev bilincinden ve emrinde çalışan personelinin sorumluluk duygusundan dolayı gemiyi en son terk edendir. Kahraman Başçavuşumuz kendine yakışanı yapmıştır. Gemiyi en son terk etmek üzere gemisine, yani görev bölgesine dönmüştür. O sadece görevini en iyi şekilde yapmak için yetiştirilmiştir. Hem zaten öyle değil midir? Askerlik asla sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimidir.