ER-VAK Bilim ve Proje Ekibi alemcilerin mekanı haline gelmiş olan Büyük Kiremitlik Tabyası’na etkinlik düzenleyerek tabyanın içerisindeki çöpleri topladı. Bilim ve Proje Ekibi Başkanı Ömer Faruk Kızılkaya, 160 yıllık mazisinde düşmanın bile veremediği zararı tabyayı inşa eden insanların torunlarının verdiğini vurguladı. Kızılkaya, “Burayı mesken tutan alemciler burada içki, uyuşturucu ve fuhuş gibi gerek toplum gerekse din tarafından hoş karşılanmayan eylemleri burada gerçekleştirmektedirler.” ifadelerini kullandı.
Erzurum Kalkınma Vakfı ( ER-VAK) Bilim ve Proje Ekibi Büyük Kiremitlik Tabyası’na çöp toplama etkinliği düzenledi. 160 yıllık tarihi bir geçmişe sahip olan Tabya alemcilerin meskeni olmuş ve içi çöplük haline gelmiş vaziyette. Er-Vak Bilim ve Proje Ekibi bu durumdan rahatsız olduklarını dile getirerek tabyanın çöplerini topladı. Tabyanın içinden bali kutuları ve çok sayıda içki şişesi çıktı.
Er-Vak Bilim ve proje Ekibi Başkanı Ömer Faruk Kızılkaya Erzurum’un yüzyıllardır Anadolu’nun sınır taşı olduğunu, Anadolu’nun işgalini engellemek suretiyle Osmanlı toprağı olarak kaldığını, Anadolu’nun kapısı durumundaki bu mübarek şehir içten ve dıştan saldırılara maruz kaldığını belirtti. Kızılkaya, “ Ancak dadaşın o asil duruşu sayesinde Anadolu toprağını düşmana çiğnetmemiştir. Bu esnada bütün sıkıntıları da kendisi çekmiş, birçok acıyı en ağır şekliyle tatmıştır.
Anadolu toprağını düşmana ezdirmemek için tarihin her döneminde değişik stratejiler denenmiş, 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ermenilerin ilk ihaneti sorucu Erzurum kalesi düşmüş fakat sonradan yapılan antlaşmalar neticesinde Erzurum geri alınmıştır. 1854 yılında patlak veren Kırım Savaşı’ndan sonra Rusların Erzurum’a yeniden saldıracağını tahmin eden Osmanlı yönetimi Erzurum ve Kars’a, şehri uzun menzilli toplara karşı uzaktan savunabilmek maksadıyla, tabyalar yapmıştır.” dedi.
“KİMSE TARİHİ BİNAYA SAHİP ÇIKMAMIŞ”
160 yıllık mazisinde 2 savaş görmüş olan bu gazi tabyanın 1916 yılındaki Rus işgalinde tüm şehirle birlikte Rusların hâkimiyetine geçtiğini, 1918 yılından sonra da yine bizim kontrolümüz altında olduğunu ve o zamandan bugüne geldiğini aktaran Kızılkaya, “Bugün burada gördüğümüz manzara bizi maalesef derinden yaralamıştır. 160 yıllık mazisinde düşmanın bile vermediği zararı inşa eden insanların torunları vermiştir. Dede yadigârı bu tarihi binaya olan ilgisizlik affedilemez bir hatadır. Askeriyenin bu binaları terk etmesinden bu yana kimse bu tarihi binaya sahip çıkmamış, Erzurum medyasının defalarca gündeme getirmesine rağmen ilgisizlik devam etmiştir.
300 metre yanında Atlama Kuleleri inşa edilmiş, bu kuleler şehrin yeni simgesi olmuş, 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Oyunları’nda binlerce turisti ağırlamıştır. Böyle önemli bir organizasyonun yapılacağı bu tepedeki tarihi eseri hiç olmazsa temizlemekse kimsenin aklına bile gelmemiştir. Burayı mesken tutan alemciler burada içki, uyuşturucu ve fuhuş gibi gerek toplum gerekse din tarafından hoş karşılanmayan eylemleri burada gerçekleştirmektedirler.” diye konuştu.
“TÜM ŞEHRİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI GEREKMEKTEDİR”
Kızılkaya sözlerine Şöyle devam etti: “2017 yılında yine dünya çapında bir spor organizasyonuna ev sahipliği yapacağız. Dileğimiz şehrimizi yöneten kişilerin burayı ivedilikle elden geçirip o dönemde turistlerin de gezebilecekleri bir yer haline getirmeleridir. Burada bir de Ermeni Meselesi Müzesi açılması mümkün olursa haklı davamızın insanlara sunumu açısından da önemli bir gelişme kat etmiş oluruz. Bu vesileyle bölge insanının da rahatsız olduğu alemciler bu tarihi eserden uzaklaştırılmış olurlar.
Bu temennilerimizin gerçekleşebilmesi için tüm şehrin elini taşın altına koyması gerekmektedir. Bunu sadece bir yönetim sorunu olarak görmeden bütün sivil toplum örgütlerini ve kurumlarımızı iş başında görmek arzusuyla ilk adımı ER-VAK (Erzurum Kalkınma Vakfı) Bilim ve Proje Ekibi olarak buranın çöplerini temizlemek suretiyle biz atıyoruz.”