Başbakan Ahmet Davutoğlu, 12 yılda Türkiye’yi değil namerde, merde bile muhtaç olmayan bir ülke haline getirdiklerini ifade ederek, “Muhtaç bir durumda olan ülkeyi, muhtaçlara yardım eder hale getirdik. Zalimden kaçan mazlumlara beşik oldu, sığınak oldu. Türkiye’den bütün mazlum milletlere sesleniyoruz. Artık güneş doğmuştur. Diriliş ve yükseliş dönemi başlamıştır” dedi.
Balıkesir'de AK Parti il kongresine katılan Başbakan Davutoğlu, Kuva-yı Milliye ruhunu ateşleyen şehrin öncülerini minnetle andı. Beşinci olağan ilk kongresinin hayırlara vesile olmasını dileyen Davutoğlu, "Kurulduğu günden beri partimize sahip çıkan bütün AK Parti yolcularına selam olsun. Hepimiz büyük bir duygu ve aşkla bu yolda yürürken emaneti, bayrağı hulus-i kalple devredeceğiz. Balıkesir’e gelirken Kuva-yı Milliye’den bahsetmek üzere geldik. Balıkesir davamızın sembol isimlerinden biridir. Millet bir cihan savaşından sonra Balkanlar’dan Yemen’e, Galiçya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada şehitler bırakmış, düşman güzel İzmir’e çıkmışken, bir sese ihtiyaç vardı. O ses Balıkesir’de Alacamescit’ten yükseldi. Kuva-yı Milliye ruhu bütün yeisleri sona erdirdi. Kuva-yı Milliye bir dirilişti. Salt direniş değildi. Millet hepimize emanet. Başbakanlık görevini aldığımda omuzlarımızda ağır bir yük vardı. O yük, Kuva-yı Milliye ile başlayan direnişi daha ileri taşıma yüküydü. Ama nasıl Seyyit Onbaşı insan gücünün kaldıramadığı o gülleyi nasıl aşkla, şevkle kaldırdıysa, bu dava bayrağını biz de aşkla menzile ulaştıracağız inşallah” dedi.
“ADIM ATMADIĞIMIZ VATAN TOPRAĞI KALMAYACAK”
Vatan topraklarını karış karış gezdiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: “Bağdat’a, Erbil’e gittim, bizim şu anda sınırlarımız içinde kalan, ecdadımızla omuz omuza savaşan kardeşlerimizle buluştuk. Her birinde yeni bir başlangıcın izlerini gördüm. Daha sonra Ağrı’ya, Patnos’a gittim, Erzincan’a, Tunceli’ye geçtim. Sünni-Alevi bütün kardeşlerimle buluştum. Suriye’den gelen kardeşlerimizle buluştum. Dün Erzurum’da, Kars’taydım. Bugün öğleden sonra Kırklareli’nde olacağım. Bütün buraları dolaşırken, Avustralyalı vatandaşlarımızla buluştuğumuzda da aynı Kuva-yı Milliye ruhuyla buluştuk. Biz milli irade dedik. Yine demeye devam edeceğiz. Yeni Türkiye, yeni bir dirilişin öncüsü olmak içindi. Bütün genel başkanlara çağrıda bulundum. Vatanımızın her köşesine gidin, milletimizin fertleriyle buluşun. Biz bu emaneti omuzladıktan sonra bütün teşkilatlara talimat verdik. Kongreleri başlatalım dedik. Kongreler vesilesiyle teşkilatımızla buluşalım diye. Önümüzdeki aylarda adım atmadığımız vatan toprağımız kalmayacak”
Doğuyu batımızla, güneyimizi kuzeyimizle birleştireceklerini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hakkın ve halkın eğilenler başka hiçbir gücün karşısında eğilmezler. Kuva-yı Milliye başladığında Balıkesir baş eğdi mi eğmedi. Biz de eğmeyecek, milletimizin başını eğik kılmayacağız. AK Parti kadrolarının ayak basmadığı vatan toprağı yoktur. Erzurum kongresi istikbalimizin yükselen sesiydi. Dün oradaydım. Şimdi Balıkesir kongreleri. Gafillere soruyorum. Türkiye’nin batısına gidip de doğusuna gidemeyenlere, doğusuna gidip de batısına gidemeyenlere soruyorum. Erzurum ve Balıkesir kongrelerindeki ruhu temsil etmeye hazır mısınız? Bizim kadrolar hazırdır. Bu ruhla ülkemizi küresel bir güç yapmaya hazır mısınız? Bunlar işte Kuva-yı Milliye’den uzak olanlardır. Biz ise Türkiye’nin her köşesini birleştirmeye, bütünleştirmeye devam edeceğiz. Etnik ve mezhep ayrımı olmadan bir araya gelip kenetlenmesi, omuz omuza yürümesidir. Bazen arkadaşlar bu tempoya bakıp da acaba bu tempoyu biraz yavaşlatsak mı diye soruyorlar. Ben diyorum ki, bir kez bir insanın gönlüne vatan aşkı, millet aşkı düşmüşse yorgunluk bilmez. AK Parti kadroları yorulmaz.”
“BU VATANI BÖLMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK”
Milletin bekasının emin ellerde olduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gezi provokasyonları olduğunda zannettiler ki, biraz üzerlerine gidersek AK Parti geri adım atar. Ama halk inadına milli irade dedi. Sonra baktılar olmuyor. Kuva-yı Milliye gençliği bunlar. Sonra 17 Aralık, 25 Aralık. Herkes görecek ki, AK Parti Türkiye’nin her yerini birleştiren bir ruhtur. Milleti bölmeye çalışanlara karşı dimdik ayaktadır. Bu vatanı bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Madem ki Allahüekber dağlarında şehit düşenlerin torunları yan yanadır, bu milletin bekası da emin ellerdedir. Zannettiler ki, AK Parti kadroları geri adım atar, yavaşlar. Durmadık, durmayacağız. Milletimiz dedi ki, ne kumpası kurarlarsa kursunlar, biz arkasındayız. Ne çatı adayları, ne uluslararası kampanyaları engelleyebildi. Beklediler ki AK Parti içinde küçük hesaplar olsun. Olmaz. AK Partililer aralarına fitne sokmazlar.”
“AK PARTİ VEFAYLA YÜKSELECEKTİR”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi partilileri arasındaki dedikodulardan dert yandığını anlatan Başbakan Davutoğlu, “Dün Kılıçdaroğlu, ‘Biz birimizle tam olarak konuşamıyoruz. Arkadan konuşuluyor. Dedikodularla parti zayıflatılıyor’ diyor. AK Parti kadroları diyor ki, ‘Dışarıdan getirilecek engellere karşı hep beraber dimdik ayaktayız’. Kongreler vefa kongresi oluyor. Çünkü AK Parti bir vefaya dayanmıştır, vefayla yükselecektir” dedi.
“BAHÇELİ HİÇBİR TUNCELİLİYLE EL SIKIŞAMADAN DÖNDÜ”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Tunceli’de kendi adamlarına hitap ettiğini, hiçbir Tuncelili ile el sıkışamadan döndüğünü savunan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Çağrımı genel başkanlara tekrarlıyorum: Gelin bütün Anadolu’yu, Trakya’yı dolaşın. Ama Bahçeli yanlış anladı. Tunceli’ye gitti. Orada konuştu. Gözlerine baktığı da kendi partilileriydi. Hiçbir Tuncelilinin elini sıkamadan oradan ayrıldı. Ben de gittim. Kuva-yı Milliye söz konusu olduğunda ‘Sünni ve Alevi yan yanadır, kardeştir, kardeş olacaktır’ dedim. Patnos’a gittim. Kürt vatandaşlarımızla omuz omuza konuştum. Onlar al bayrağı davrandırdılar. Kuva-yı Milliye söz konusu olduğunda Türk-Kürt kardeştir, ayrımcılık yapan kalleştir. Sayın Bahçeli gitti, valilikte konuştu, ayrıldı. Biz ise aynı bu Balıkesir’deki coşku gibi, orada AK Parti merkez ilçe kongresini yaptık ve al bayrak ile AK Parti bayrağını birlikte dalgalandırdık. Vatan topraklarının her köşesine gitme cesareti... O zaman Kuva-yı Milliye ruhu ayağa kalkar. Bu ülkeye aşkla, sevdayla bağlı olmak, milletin birliğini, beraberliğini temsil etmekle olur. Bir taraftan demokrasi hamlelerimizle milletimizin arasındaki birliği tahkim ettik. Vatanın birliğini ve beraberliğini savunan yegane parti AK Parti. Bu Kuva-yı Milliye ruhunun tekrar uyanmasıdır.”
“TEK PARTİ ZİHNİYETİNİ SAVUNMAK ZİLLETTİR”
Tek parti zihniyetini CHP’den çok MHP’nin savunduğunu kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuva-yı Milliye ruhunun ikinci ayağı ekonomik bağımsızlıktır. 2001 Türkiye’sini düşünün. Halk bir başbakan seçmiş, hükümet var; sayın Bahçeli de başbakan yardımcısı. Başbakan rahmetli Bülent Ecevit. Şimdikine benzer bir şey. O zaman DSP-MHP koalisyonu, şimdi de gittikçe artan bir CHP-MHP koalisyonu var. Bunun üzerinde duracağız. Nedense Bahçeli, tek partiye dokunduğumuzda, hani o ezanın yasaklandığı, aslına uygun okunmadığı yıllar var ya, hani Kuva-yı Milliye ruhuna aykırı şekilde, milletin temel değerlerinin ayaklar altına alındığı dönem var ya, CHP’den çok MHP savunuyor şimdi bunu. Bu bir zillettir sayın Bahçeli için. Tek parti döneminde, askeri darbelerin veya vesayet döneminde yapılan hiçbir zulüm millet nezdinde itibar görmez. O tek parti döneminde ‘Allahüekber’ denmiyordu minarelerde ey Bahçeli! ‘Tanrı uludur’ deniyordu. Devlet diyerek ‘Tanrı uludur’ diyenlere de sahip çıkın cesaretin varsa” diyerek Bahçeli’ye yüklendi."
“DEVLET EL ÖPTÜRMEZ, MİLLETİN ELİNİ ÖPER”
Devletin el öptürmeyeceğini, milletin elini öpeceğini söyleyen Davutoğlu, “Devlet insanı yaşattığı zaman devlettir. İnsanı onurlandırdığı zaman devlettir. Biz devlet el öptürmez dediğimiz için sayın Bahçeli alındı. Devlet el öptürmez, milletin elini öper. Devlet, milletin değerini savunur. Hiçbiriniz hiçbir gerekçeyle millete el öptürmeyecek, milletin önünde diz çökecek, bağdaş kuracaksınız. Gönül gönüle konuşacaksınız. Tek parti zihniyetine sahip çıkmak bir zillettir” dedi.
“ARTIK MUHTAÇ DEĞİL, MUHTAÇLARA YARDIM EDEN BİR TÜRKİYE VAR”
Davutoğlu, ülkeyi devraldıkları dönemi şöyle anlattı: “O yıllarda, 2001’li yıllarda, Türkiye gibi onurlu bir ülke, onurlu bir millet, başbakan tarafından idare edilmiyordu. Gelen IMF memuru talimat veriyordu, ‘şunu yapacaksınız, şunu yapmayacaksınız’. Sayın Bahçeli de başbakan yardımcısıydı. O talimatları uyguluyorlardı. Biz geldik, onların bize bıraktığı borç defterini ebediyen kapattık. 2002’de biz Türkiye’yi onlardan devraldığımızda, namerde muhtaç kılmışlardı bu ülkeyi. Bunun adı milliyetçilik mi? 12 yıl sonra, değil namerde, merde bile muhtaç olmayan, dünyada her yerindeki mazlumlara sahip çıkacak kadar kudretli bir Türkiye Cumhuriyeti doğduysa, bu AK Parti kadroları sayesinde oldu. Bakın 12 yıl içinde neler değişti Türkiye’de. Öylesine muhtaç bir durumda olan ülkeyi, muhtaçlara yardım eder hale getirdik. Zalimden kaçan mazlumlara beşik oldu, sığınak oldu. Zalim Esad’dan kaçan 2 milyona yakın kardeşimizi bağrımızda barındırdık. Onlara kucak açtık.”
“ARTIK GÜNEŞ DOĞMUŞ DİRİLİŞ VE YÜKSELİŞ DÖNEMİ BAŞLAMIŞTIR”
Şimdi yeni koalisyon arayışları olduğunu anlatan Davutoğlu, "Tek parti zihniyetiyle Türkiye’nin belli köşesinde siyaset yapanların koalisyonu” dedi. Bu milletin, kimin milletin yanında, kimin karşısında olduğunu gözünden tanıdığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye’den bütün mazlum milletlere sesleniyoruz. Artık güneş doğmuştur. Diriliş ve yükseliş dönemi başlamıştır. 2015 Haziranına giderken bu yükselişin izlerini hep beraber göreceğiz. Önümüzdeki yıllarda Balıkesir de bu yükselişten en büyük payı alacak. İstanbul-İzmir arası yarım saate düşecek. Bizi durdurmaya kimin gücü yeter? Millet aşkıyla yola çıkanları durdurmaya kimsenin yetmez Allah’ın izniyle. Bin yataklı devlet hastanesini bitireceğiz. Yiğit zeybekler, Yörükler! Siz ne istiyorsanız sizin talebiniz başımızın üstündedir. Gönlümüzün derunundadır. AK Parti kadrolarına tek bir mesajımız var. Millet ayağa kalkmıştır. Milletin önüne geçeceksiniz. Kuva-yı Milliye’de olduğu gibi bu bayrağı herkesten evvel Balıkesirlilerin dalgalandırmasını istiyoruz. Hep bir Balıkesirlinin kapısını çalmaya, onları bu yeni Türkiye yoluna davet etmeye hazır mısınız?"
Davutoğlu’nun konuşmasının sonunda yedi aylık Recep Tayyip Erdoğan adlı bebek kürsüye getirildi. Davutoğlu, bebeği kucağına alıp sevdi.