Daha ziyade ticarethanelerin duvarlarını süsleyen ifadelerdir…

Ne diyor merdi sühendan;

“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”

Keşke, yüreklere de kazınsa…

Hayatı kazasız belasız götürmenin formülü veriliyor bu satırlarda…

Yetmez,  yaşantını cennete çevirmeyi de öğretiyor!

Nihayetinde, ebediyen cennette kalmanın yolunu da gösteriyor…

Tabii, bu ifadeler dünyevi bir lisanla bize ulaşsa da, kaynağı Kur’an…

Bunun için “Canım tenimde oldukça Kur’ân’ın kölesiyim. Ben Hakk’ın seçkin peygamberi Muhammed’in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse, ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım” diyor…

Sultan Rumi hakikat aşığı…

Gerçeğin üstünün örtülmesine asla razı değil…

“Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır” derken de bu anlamı havi söylüyordu…

Ve ısrarla cehaletten uzak durulmasına vurgu yapıyor “Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır” diyerek hayati bir olguya dikkat çekiyordu…

O enfes sözü var ya…

Hani “Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol” sözü…

Bunu da, “Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir” muhkem kaydıyla destekliyor…

“C” babını keskin bir tarifle sürdürelim…

“Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen”…

Bu noktada not düşelim ki… Yüzlerce yıl öncesinde kayda geçen bu tespitler bugün modern bilimin laboratuar ortamlarından onay alıyor!

İsterseniz Pir’den bir pendnameyle nihayetlendirelim;

“Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulurlar”…