Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2. Mülki İdare Amirleri Toplantısı’nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerimize karşı kullanılan silahların ve militanların önemli bir kısmının Suriye ve PYD kaynaklı olduğunun bilindiğini ifade ederek, “DAEŞ’le savaşması için YPG’ye verilen lojistik destek, bugün Türkiye’ye yönelik tehditlerin aracı haline dönüştü. Her şey apaçık ortadayken, PYD ve PKK arasındaki bağı yok saymak, körlük değilse ülkemize karşı hasmane bir tutumdur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2. Mülki Amirler Toplantısı’nda kaymakam ve vali yardımcıları ile bir araya geldi. Türkiye’nin farklı bölgelerinde görev yapan ilçe kaymakamları ve vali yardımcıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen öğle yemeğinde ağırlandı.
“CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ DEVLETLE MİLLET BİRLİKTELİĞİNİN SEMBOLÜDÜR”
Yemek öncesinde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘milletin evi’ olarak nitelediği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, teşriflerinden dolayı konuklarına teşekkür etti ve bu tür toplantılarla, Yeni Türkiye’nin inşası sürecinde; ülkedeki tüm kesimlerin görüşlerini, düşüncelerini, hissiyatlarını öğrenmek arzusunda olduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin, devletin sadece protokol yüzü olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mekânın; devlet işlerinin en üst düzeyde görüldüğü yer olmasının yanı sıra devletle milletin birlikteliğinin de sembolü olduğunu ifade etti. Kaymakamları ‘Vatandaşla doğrudan ve en etkin ilişki içinde bulunan, devletin adeta ete-kemiğe bürünmüş, somutlaşmış timsali olan kamu görevlileri’ olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlığın sadece mesai saatleri içinde yapılan bir meslek olmadığını hatırlattı ve şu tavsiyelere bulundu: “Sizler, kolay ve çok olan ‘mazeret kapısı’ yerine, zor olan ‘çözüm kapısını’ zorlamalısınız. Elbette hukuktan, meşruiyetten ödün vermeyeceksiniz. Ama bu demek değil ki, önünüze çıkan sorunlar ve zorluklar karşısında eliniz-kolunuz bağlı oturacaksınız. Asla… Ya bir yol bulacaksınız, ya bir yol yapacaksınız. Kendini ‘mevzuat hazretlerine mürit yazdıran’ kaymakamın belki başı ağrımaz, ama eseri de olmaz. Ben ilçelerimizde mazeret değil eser üreten kaymakamlar görmek istiyorum. Madem, bulunduğunuz yerde devleti temsil gibi şerefli bir sorumluluk üstlendiniz, öyleyse bunun hakkını vermek mecburiyetindesiniz.”
“TÜRKİYE MASKELERİN DÜŞTÜĞÜ SÜREÇTE KÜRESEL VİCDANIN SESİ OLMUŞTUR”
Konuşmasında Suriye krizine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizin derinleştiğini ve Rusya’nın müdahalesi ile iyice çıkmaza girdiğini belirterek, “Ülkemiz ve milletimiz gerçekten 5 yıldır bu konuda insani görevini, komşuluk vazifesini ve uluslararası yükümlülüklerini hakkıyla yerine getirdi, getirmeyi sürdürüyor. Tarihimizin bize mirası olan, bizi biz yapan medeniyet değerlerimizi yaşattığımızı şu son beş yılda tüm dünyaya gösterdik. Evet, Türkiye, zalim ile mazlumu savunanların ayrıldığı, maskelerin düştüğü bu süreçte, küresel vicdanın sesi olmuştur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye meselesinin; aynı zamanda birçok ülke, siyasetçi ve kurum için de adeta bir turnusol kâğıdı olduğuna işaret ederek, “Biz bu süreçte birçok ikiyüzlülüğe de şahit olduk, hatta çok yüzlülüğe şahit olduk” dedi.
“RUSYA, KATİL ESED’İN YANINDA YER ALARAK KİMLİĞİNİ ORTAYA KOYMUŞTUR”
Kendi halkına karşı savaş yürüten rejim tarafından terör örgütlerinin desteklendiği, terörle mücadele altında kirli hesapların hayata geçirildiği bir dönemin yaşandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Batı hâlâ sessiz. Yapılan toplantılar var. Bu toplantılardan bir netice çıkıyor mu? Hayır. Rusya, şu anda 500 bine yakın insanın ölümüne neden olan katil ve zalim Esed’in yanında yer almak suretiyle kendi kimliğini ortaya koymuştur. Şu andaki süreçte yağdırdığı bombalarla çok açık net ortada. Çok ciddi bir insanlık suçu, bir savaş suçu işlemekle karşı karşıyadır. Ne diyor Birleşmiş Milletler? ‘Eğer tespit edilirse, belirlenirse bu bir savaş suçudur’ diyor. Daha ne arıyorsunuz, işte buyrun hastaneler bombalanıyor. O kuvözlerin içindeki bebeklerin fotoğraflarını görmediniz mi? Gönderin elemanlarınızı, oralarda yerinde incelemelerini yapsınlar.”
“DOST, DOSTLUĞUNUN GEREĞİNİ YAPMALIDIR”
PYD’ye hâlâ terör örgütü diyemeyen veya demeyen, ‘YPG’ye desteğimiz sürecektir’ diyen Amerika’yı da anlamakta zorlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK’nın bütün kayıtlarında, PYD ve YPG’nin kurucusunun kim olduğunun belli olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Biz Amerika ile NATO’da beraber değil miyiz? Senin dostun biz miyiz, yoksa YPG ve PYD mi? Bunu da öğrenmek istiyoruz. O zaman çık bunu da açıkla: ‘Dostum YPG’ye, PYD’ye silah yardımı yapıyorum’ de, bunu da bilelim. Bilelim ki ondan sonra bu meseleleri sizinle konuşmamıza gerek kalmasın. Gizli kapılar arasında ya da arkasında bazı şeylerin konuşulması bizleri üzmektedir. Dost, dostluğunun gereğini yapmalıdır. Biz dost bildiğimize gereğini yaparız. Ama bizi dost olarak görmeyenler lütfen açıkça net ifade etsinler. İşte dün sözcünün açıklamasını duyuyor, görüyoruz. Ne diyor? ‘YPG’ye yardımımız devam edecektir. Ama orada yapılan mücadelede işimi zorlaştırmasın.’ Bir defa bu yaklaşım temelden sakat… Bu bilgileri sen bizden alacaksın. Bu kalkılıp de teröristlere sorulur mu? Ona soracaksın, onun verdiği bilgiye göre hareket edeceksin. Terör örgütleri ve teröristler arasında ayrım yapıldığını, iyi terörist-kötü terörist şekilde sınıflandırmalara gidildiğini görüyoruz. Türkiye tüm bu süreçte ilkeli, tutarlı ve kararlı duruşundan taviz vermemiştir. Suriye’de dün de bugün de demokrasiyi ve meşruiyeti savunuyoruz. İlk gün ne diyorsak, bugün de aynısını söylüyoruz.”
Suriyelilerin; Esed ve destekçilerinin devlet terörü ile PYD’den DAEŞ’e kadar çeşitli terör örgütleri arasında bir tercihe zorlanamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘iyi terörist-kötü terörist’ ayrımının yapılamayacağını, El Nusra ile El Kaide arasındaki ilişkinin aynı şekilde PKK ile PYD arasında da olduğunu bildirdi.
“KİM TÜRKİYE’YE BİR HAVAN TOPU ATARSA, FAZLASIYLA KARŞILIĞINI BULACAKTIR”
DAEŞ söz konusu olduğunda dünyayı yıkmayı göze alanların, PYD-YPG terör örgütünün yanında yer alarak, samimiyetsizliklerini gösterdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aylar önce Suriye’nin kuzeyi için teklif ettiği ‘uçuşa yasak bölge’, ‘terörden arındırılmış bölge’ tekliflerinin şimdi bazı ülkeler tarafından kabul edilmeye başlandığını aktardı ve şunları söyledi: “Soruyorum; Ey Amerika Sen ‘uçuşa yasak bölge’ye evet demedin. Orada Rus uçakları cirit atıyor ve binlerce on binlerce oradaki mazlum ve mağdur insan ölüyor. Hani biz Koalisyon Güçleri idik? Hani Koalisyon Güçleri olarak beraber hareket edecektik? Hani ne oldu? Kalkıp Türkiye’ye şu söyleniyor: ‘PYD’ye, YPG’ye top atışlarını durdurun.’ Kusura bakmayın, bizim böyle bir düşüncemiz yok. Türkiye’ye bir kişi kalkar da bir havan topu, bir mermi atarsa, bu kat be kat fazlasıyla karşılığını bulacaktır, bunu bilmeleri lazım. Ve bu uluslararası angajman kurallarının işletilmesi demektir. Bunu yapıyoruz, yapacağız.”
“PYD VE PKK ARASINDAKİ BAĞI YOK SAYMAK, TÜRKİYE’YE KARŞI HASMANE BİR TUTUMDUR”
Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerimize karşı kullanılan silahların ve militanların önemli bir kısmının Suriye ve PYD kaynaklı olduğunun bilindiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ’le savaşması için YPG’ye verilen lojistik desteğin, bugün Türkiye’ye yönelik tehditlerin aracı haline dönüştüğünü söyledi ve “Her şey apaçık ortadayken, PYD ve PKK arasındaki bağı yok saymak, körlük değilse ülkemize karşı hasmane bir tutumdur” şeklinde konuştu.
DAEŞ’e karşı operasyon bahanesiyle Suriye’ye gelen veya Suriye içinde palazlanan güçlerin hiçbirinin terörizmle mücadele diye bir derdi olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bahanenin; kimi ülkeler için bölgedeki çıkarlarını hayata geçirmenin bir aracı haline dönüştüğünü vurguladı ve ekledi: “Açıkçası, bugün Suriye’de herkes kendi iktidarını, kendi çıkarını, kendi küresel ve bölgesel hesaplarını hayata geçirmenin çabası içindedir. Sadece Suriye’nin komşusu olan Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkeler bu sorunun can acıtıcı sonuçlarını bünyelerinde hissetmektedirler.”
DAEŞ’LE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında bölge üzerinde oynanan oyunların, doğrudan Türkiye’yi etkileyen sonuçlara yol açtığına dikkat çekti ve şunları kaydetti: “Bu ülke bölgeye DAEŞ’le mücadele altında gelmiş, ama şu ana kadar rejime karşı mücadele eden güçleri vurmak dışında bir iş yapmamıştır. Aynı şekilde PYD terör örgütü, DAEŞ’le mücadele maskesi altında, işgal ettiği bölgelerdeki Kürt, Arap, Türkmen nüfusu baskıyla tahakkümü altına almanın, tabi olmayanları tehcir etmenin peşindedir. Rejimi desteklemek için harekete geçen çeşitli örgütlerin ve mezhep taassubuyla onları destekleyen kimi ülkelerin Suriye’de gerçekleştirdikleri insanlık dışı uygulamaları da gayet iyi biliyoruz.”
DAEŞ terör örgütünün, Suriye ve Irak dışında en çok hedef aldığı, en çok eylem yaptığı ülkenin Türkiye olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü Türkiye, bu örgütle en ciddi mücadeleyi yürüten, bu sebeple en büyük bedelleri ödeyen ülkedir” dedi ve devamında şu cümleleri ekledi: “Diğer yandan, PYD’nin sınırlarımızın hemen ötesindeki faaliyetleri, Türkiye için hayati sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor. Biz, bölücü terör örgütünün Suriye’deki kolunun izlediği politikayı, diğer ülkeler gibi uzaktan izleme lüksüne sahip değiliz. Topraklarımızın bütünlüğü, milletimizin birliği bakımından sınırlarımızın içinde sürdürdüğümüz mücadeleye bakışımız neyse, o sınırların Suriye tarafındaki gelişmeler konusundaki hassasiyetimiz de aynıdır. Çünkü bunlar birbirleriyle yakından ilişkilidir. Suriye konusunda Türkiye, nefsi müdafaa konumundadır. Yani yaptığımız her şeyin, attığımız her adımın meşruiyeti vardır. Bu hassasiyeti anlayamayan veya saygı duymayan herkes, öyle veya böyle bunun bedeli ödeyecektir.”
“GÜNEY SINIRIMIZDA YENİ BİR KANDİL’İN OLUŞMASINA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; can evine yöneltilen silahlar karşısında geri çekilecek veya teslim olacak bir ülke olmadığına, bekası söz konusu olduğunda neler yapabileceğini görmek isteyenlerin, tarih kitaplarında bolca örnek göreceğine vurgu yaptı şu açıklamaları yaptı: “Bugün angajman kurallarımız, ülkemize yönelik silahlı saldırılara karşılık vermekten ibaret olabilir. Ama yarın gerekirse aynı kurallar, ülkemize yönelik her türlü tehdidi kapsayacak şekilde genişleyebilir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Buradan açık ve net olarak ifade etmek istiyorum: Güney sınırımızda yeni bir Kandil’in oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. PYD terör örgütünün Halep’in kuzeyinde attığı provokatif adımlara ve hayata geçirmeye çalıştığı emrivakilere asla müsaade etmeyeceğiz. Bölgede Türkiye’ye rağmen oldu-bittilerle fiili durumlar ortaya çıkartılmasına sessiz kalmayacağız. Suriye’de ülkemizin güvenliğini tehdit eden tüm terör yapılarına karşı gerekli adımları atmakta tereddüt göstermeyeceğiz. Bu konuda baskı yapılması gereken adres Türkiye değil, rejim ve destekçileridir.”
“ULUSLARARASI TOPLUM RUSYA VE SURİYE REJİMİNİN SALDIRILARINA KARŞI SESİNİ YÜKSELTMELİ”
Bölgede gerilimin artmasının önüne geçilmek isteniyorsa, tüm terör örgütlerini, cesaretlendirecek adımlardan imtina edilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bölgede 5 yıldır devlet terörü uygulayan rejime, hastaneleri bombalayarak, misket bombaları ve balistik füzelerle sivil halkı katlederek en büyük desteği veren Rusya’dır. Sadece son 10 günde 600 sivili hunharca katlederek savaş suçu işleyen Rusya’ya karşı sesini çıkarmayan herkes, bu suça ortak olmaktadır. Uluslararası toplumun Rusya ve rejim unsurlarının saldırılarına karşı sesini yükseltmesi şarttır. Bu dirayeti gösteremeyen hiç kimsenin, Türkiye’nin sınırlarını, vatandaşlarını ve geleceğini korumak için yaptıkları ve yapacakları konusunda söz söyleme hakkı olamaz” ifadelerini kullandı.
Milletin müsterih olması, bölge halklarının da ümitlerini kaybetmemesi konusunda çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çalışmalarını uluslararası toplumla ve meseleye hakkaniyetle yaklaşan dostlarıyla birlikte yürüttüğünü ve yürüteceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının, Türkiye’yi ve milleti altından kalkamayacağı bir yükün altına sürüklemek olmadığını vurguladı ve “Tam tersine, ülkemizin ve milletimizin yarın altından kalkamayacağı yüklerin altına girmemesi için, bugünden üzerimize düşenleri yapmanın çabası içindeyiz” dedi. Bu çabaların sınırlarını ise sorunun müsebbibi olanların ve onları destekleyenlerin tavırları olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyoruz ki, bizim için beka meselesi olan, onlar için sadece bir taktiktir, hatta operasyonel bir tercihtir. Biz bekamızdan vazgeçmeyiz, ama onlar tercihlerini kolaylıkla değiştirebilirler. Şayet bu yapılanların gerisinde, Türkiye’nin sabrının sınırlarını denemek gibi bir niyet varsa, o sınırların sonuna gelindiği de bilmelidirler” sözlerine yer verdi.
“PYD’NİN BU OYUNDA BİR PİYON OLDUĞU AÇIKTIR”
Türkiye’nin, Suriye’deki sınırlarına yakın bölgelerinde yüzbinlerce insanın hayatlarını sürdürmeye çalıştığı çok sayıda insani yardım merkezinin kurulmasına yardımcı olduğunu, ancak bu mıntıkanın PYD saldırısı altında olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Rejimin ve onu destekleyen ülkelerin Türkiye’nin bölgeyle irtibatını kesmek amacıyla, güney sınırlarınız boyunca bir hat oluşturma çabaları, milyonlarca insanın hayatını tehdit eden sonuçlar doğuracaktır. PYD’nin bu oyunda sadece bir piyon olduğu öylesine açık ki, bölgedeki Kürt halkı dahi bu örgüte destek vermemektedir. Bunu için PYD, Araplar ve Türkmenlerle birlikte Suriye Kürtlerine de zulmediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye’deki kamplarda ve şehirlerde yüzbinlerce Suriyeli Kürt halkının hayatını sürdürme mücadelesi verdiğine işaret etti ve Kobani’den bir haftada 200 bine yakın Kürt halkını Türkiye’nin aldığını hatırlattı. PKK’nın Türkiye’de uygulamaya çalıştığı projeyi PYD’nin Suriye’de yaptığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu örgüt, sayıca az ama silahları ve kıyıcılıklarıyla bulundukları bölgedeki diğer insanlar üzerinde tahakküm kuran, gücünü baskıdan ve kandan alan, sapkın bir örgüttür. Bu örgüte alan açmak amacıyla desteklenen veya göz yumulan son gelişmelerin bir ucu, eninde sonunda Batı ülkelerine ulaşacaktır” sözlerine yer verdi.
YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Batı ülkeleri ne kadar hoyrat, ne kadar insafsız, ne kadar vicdansız davranırlarsa davransınlar, bu akını kontrol altında tutma şansları olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüzden Suriye’deki meselenin çözümü konusunda bir konsensüs sağlanması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şu değerlendirmelere yer verdi: “Esasen çeşitli platformlarda bu konuda ideal değilse bile ümit verici birtakım gelişmeler yaşanmıştı. Ancak, farklı hesaplarla bölgede askeri güç kullanımına girişen Rusya gibi ülkeler bu gelişmeleri adeta sabote ettiler. Daha da acı olan, sorunun çözümünde söz sahibi olan diğer birtakım ülkeler bu açık sabotaja rıza göstermek ve dolaylı destek vermek durumunda kalmışlardır. Artık denizin bittiği yere gelinmiştir. Ya bu mesele kısa sürede çözüm yoluna girecek ya da kartopu gibi büyüyen ve yakın-uzak tanımadan tüm dünyayı etkisi altına alacak daha büyük sorunların kapısı açılacaktır.”
Konuşmasında yeni anayasa çalışmalarına ve başkanlık sistemi tartışmalarına da yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’te kurulan komisyonda bir siyasi parti temsilcilerinin sunduğu ‘Darbeyle yapılan yasaların tümünün değiştirilmesinden sonra yeni anayasa çalışmasına başlanabileceği’ şartının yerine getirilmesinin 3-4 yılı bulacağını kaydetti ve “Böyle bir mantık olur mu? Bu işi tıkamaktan başka bir şey değil. Böyle bir yaklaşım tarzı olur mu?” dedi. Başbakanlığı döneminde kurulan komisyonla başlanan yeni anayasa çalışmalarında yaşananları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İpe un sermek denir buna. Bunların iş yapmak, iş üretmek diye bir derdi yok, bu sadece ülkeyi kilitlemektir” diye konuştu.
Masada kalan, Meclis’in aklıselim sahibi olan diğer üyelerinin, masadan çekilenlere ‘hayırlı olsun’ diyerek bu işi sürdürmeleri gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin mutlaka yeni anayasasına kavuşacağını, partilerin uzlaşmasıyla sağlanamıyorsa, aklını ve vicdanını ön planda tutan kim varsa onlarla birlikte bu yolda yürünmeye devam edilebileceğini söyledi.
“TÜRKİYE’NİN İNŞASI ÇERÇEVESİNDE YENİ ANAYASAMIZI ÇIKARTACAĞIZ”
Meclis’e, konu ile ilgili olarak millete gitmeleri çağrısında bulunan ve “Millet bu kararı versin, milletin verdiği karara da uyalım” teklifinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Anayasa konusunun şu ya da bu partinin meselesi olmaktan çıkarak milletin meselesi haline dönüştüğünü bildirdi ve şu ifadelere yer verdi: “Kim bu konuda gerçekten tıkaç vazifesi görürse, engelleyici duruma düşerse millete bunun hesabını verir. Kim bu yolu açan, kolaylaştıran, katkı veren konumunda olursa, o da milletten mükâfatını alır. İnşallah yeni Türkiye’nin inşası çerçevesinde yeni anayasamızı da çıkartacağız. Başkanlık sistemi de inşallah bu şekilde hayata geçecektir. Ha, millet başkanlık sistemini istemiyor. Benim milletim başkanlık sistemini istemiyorsa, bizim milletimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yoktur, onu da öper başımıza koyarız. Olay bu kadar basittir.”
Kaymakamlara hitaben, “Yeni anayasa konusundaki görüşlerinizi, düşüncelerinizi ortaya koymanız, sistematik olarak bir araya getirmenizde büyük fayda var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, kaymakamlara görev yaptıkları il ve ilçelerdeki çalışmalarında başarılar dileyerek tamamladı.