İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Göçmenler bugün kişisel özgürlüklerinin çiğnenmesi ve akıl almaz zulümlerle karşı karşıya kalıyor” dedi.
Uluslararası Göçmen Günü dolayısıyla Gölbaşı Vilayetlerevi'nde düzenlenen "Göçmenler Kurulu" toplantısına İçişleri Bakanı Soylu’nun yanı sıra Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, TİKA Başkanı Serkan Kayalar ve Göç İdaresi Genel Müdürü Savaş Ünlü katıldı. Konuşmasına 21. yüzyıl insanının en acil işinin yeni bir gelecek hayal etmesi gerektiğini vurgulayarak başlayan Bakan Soylu, ”İklimiyle, suyuyla, afetiyle, gıdasıyla ama en önemlisi de insan tanımıyla dünya yeniden bir acilen hayal kurmak ve onu gerçekleştirmek zorundadır. Çünkü sadece kaynaklarda değil hayalde de maalesef kıtlık çeken bir dünyanın içerisine doğru evrilmiş durumdayız” şeklinde konuştu.
“GÖÇMENLER AKIL ALMAZ ZULÜMLERLE KARŞI KARŞIYA KALIYOR”
Göçmen karşıtlığının dünya liderlerinin temel siyasal stratejisi haline geldiğini belirten Bakan Soylu, “Göçmenler bugün kişisel özgürlüklerinin çiğnenmesi ve akıl almaz zulümlerle karşı karşıya kalıyor. Ölüm, korku ve güvensizliği kullanan emperyalist ve diğerleri şeklinde iki parçalık bir dünya kuruludur. Ne acıdır ki göçmen karşıtlığı, bugün Avrupa’da toplumlarına sunabilecekleri bir vizyonları olmayan popülist liderlerin temel siyasal stratejisi haline gelmiştir. Bu strateji uyum entegrasyon politikaları ile göçmenlerin toplumsal yapı içerisinde yer almasını sağlamak yerine onların savrulmalarına neden olmaktadır. Bu yanlış konumlanma modern çağda kitlesel bir göç ile ilk defa karşılaşmış Avrupa’nın göçmenlere karşı bakışını ırkçı bir temelde şekillendirmektedir. Bu kısır döngü Avrupa’yı göç yönetiminde bir çözümsüzlükle ırkçılık girdabına sürüklemiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin sınır komşularıyla tarihi, kültürel ve dini bağı olduğunun altını çizen Soylu, şöyle devam etti: “Türkiye olarak göçe kaynaklık eden neredeyse tüm coğrafyalara komşu olduğumuz elbette herkes tarafından bilinmektedir. Sınır komşusu olmanın ötesinde bu bölgelerle yoğun bir tarihi, kültürel ve dini bağımız, ciddi akrabalık ilişkilerimiz var. Bir Fransız askerliğinin mezarlığında bir Halepli asker yoktur. Ama bizim Çanakkale Şehitliğimizde Halepli evlatlar aynı siperde şehit düştükleri Anadolu evlatlarıyla koyun koyunadır. Bu bölgedeki istikrarsızlığın bizim için bir güvenlik sorunu olduğunu, ülkemizin terörden çektiği acılar, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığından uğradığımız zararın büyüklüğü zaten izaha gerek yoktur.”
“GÖÇ DÜNYA TARİHİ BOYUNCA VARDIR”
Avrupa’nın ırkçılığın pençesinde olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, ”Göç dünya tarihi boyunca vardır, ancak göç aldığı için mahvolmuş, fakirleşmiş bir ülke örneği dünyada yoktur. Bilakis bugün ne yazık ki ırkçılığın pençesindeki Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı sonrasındaki gelişimi bir kısmı da Türk işçilerinin alın teri olan göçmen iş gücü sayesindedir. İnsanlar geçerken gittikleri yerlere elbette bazı sorunları getirebilirler. Uyum güçlükleri yaşanabilir. Ancak bunu bir felaket gibi göstermek, bunun üzerinden sosyal bir çatışma üretmeye çalışmak veya buna zemin hazırlayan söylemler üretmek, o insanları yaftalamak, içlerinde sanatçı, doktor, işçi, zanaatkar, anne, çocuk ve yaşlı olan insanları sırf ten renginden, sırf milliyetinden veya sırf lisanından dolayı ‘bizi esir almaya gelmiş asker’ diye yaftalamak ne vicdanlara sığar ne de bizim medeniyet duygularımıza sığar. Bu en masum tabiriyle faşist ve kibirli bir davranıştır. Dünyayı sadece madde üzerine tanımlayan ve ona esir olanlar iyilik, merhamet, insanlık ve Allah’ın adaletini hesap edemezler” değerlendirmesini yaptı.