Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yüce ahlakı, sadece İslam'ın teorik bir ideali değil, pratik hayatta vücut bulması gereken bir yaşam reçetesidir. Adaletli, güvenilir, affedici, cesaretli, mütevazi, hoşgörülü, yardımsever, merhametli, israftan kaçınan, güzel ahlaklı, doğru sözlü, kusurları örten ve yalandan uzak duran bir insan... Bu özellikler İslam'ın özünü oluşturur.
Bugün kendine Müslüman diyen milyarlarca insan var, ancak kaçımız bu özellikleri günlük hayatımızda tam anlamıyla yansıtabiliyoruz? Çoğumuz bu değerlerden sadece birkaçını benimseyip diğerlerini ihmal ederken, bazılarımız ise şekli uygulamalara odaklanıp ahlaki temelleri göz ardı edebiliyoruz.
İslam'ın küresel imajı, Müslümanların davranışlarından bağımsız düşünülemez. Her birimiz, davranışlarımızla İslam'ın canlı temsilcileriyiz. Peygamberimizin ahlakını tam anlamıyla yaşayan Müslümanların sayısı arttıkça, dünya huzura kavuşacak ve İslam'ın gerçek anlamı tüm insanlığa doğal yollarla ulaşacaktır.
Günümüz dünyasında İslam'ın yanlış anlaşılmasının temel sebeplerinden biri, biz Müslümanların bu ahlaki değerleri tutarlı şekilde yaşayamamasıdır. Kendimize sormalıyız: Sadece ibadetlerimizle mi Müslümanız, yoksa davranışlarımızla da mı?
Peygamberimizin bu özelliklerini hayatımızın merkezine yerleştirdiğimizde, sadece kendimizi değil, tüm toplumu dönüştürecek bir güce sahip oluruz. Bu ahlaki dönüşüm, kelimelerle değil, yaşamla gerçekleşecektir.